Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gılgamış Destanı

Çok merak ettiğim ve okumak istediğim bir destandı Gılgamış Destanı. Sonunda okuyabildim gerçekten insanların yıllar yıllar önce böyle şeyler yazması çok tuhaf hissettiriyor. Biraz da fikir veriyor bize atalarımızın nasıl yaşadığı ve neye inandığı konusunda.  Kitaptan aldığım net bir mesaj var; "Hayat kısa, ölümlüsün, hayatın hakkını ver. Doya doya yaşa". Gılgamış ölümsüzlüğü ararken ona tanrıları hep aynı şeyi söyledi. Ölümsüzlüğün olmadığını, şu anda elinde bulunan hayatını gerektiği gibi yaşamasını. Gördüğünüz gibi 3000 yıl önce de aslında günümüzden farklı hissetmiyor insanlar. Etkileyiciydi, okuması rahattı, çok güzeldi. Dünyanın ilk yazılı öyküsü... Kesinlikle okunmalı...

Bir Mucize Olsun...

Bence de yaa. Manen şikayetim yok ama Madden ufak mucizelere hayır diyemem şu an :)

Kalp Şeklinde :))

Arayıp aynı bu şekilde isteyeceğim pizzayı. Getirmezlerse fenaaa ;)))

Kırmızı Beyaz

Sadece giyim olsa neyse de fincanım da işin içine girince tam fotoluk oldu...

Cumartesi Rutini

Kahvaltılıklar çantaya atılır... Kitap ve radyo unutulmamalı tabii. Bir termos da çay... Sonra en yakın parka...Açık hava, lezzet, uzakta sahipleri ile oynayan köpekler, kırıntılara üşüşen kuşlar...bazen mutlu olmak çok kolay olabiliyor...

Wicked

Bu kitabı da okudum ya Oz Büyücüsü alemine tamamen hakimim artık. Gregory Maguire bize Oz Büyücüsü diyarındaki kötü cadının açısından anlatıyor olayları. Elphaba'nın doğuştan farklı olması, farklılığından kaynaklanan izole bir hayat sürmesi, inanç eksikliği ve bunun gibi birçok etken sonucunda "Batının Kötü Cadısı" na evrilmesini okuyoruz. İngilizcesi çok ağır olduğu için yarısını anlamadım diyebilirim ama genel olarak konuyu anladım. Böyle bir kitaba gerek var mıydı ?.. Bence yoktu. Tutarlı bir hikaye gibi gelmedi bana ama yine de pratik açısından bitirmem iyi oldu. Oz diyarı daha masalsıydı. Bu kitap işin içine siyaset katarak biraz büyülü havayı bozmuş. Yeni bir yorum getirmiş ama ben beğenmedim. Gerçi dünyaca ünlü bir müzikal bu kitaptan esinlenerek yapılmış. Yakında galiba Bununla ilgili bir film de geliyor belki izlerim. Diyara girdik bir kere, sarı tuğlalı yoldan devam ;)

Maltepe Cami

Zafer Bayramı postunda anlattığım gibi Anıtkabir'e girmemiz biraz olaylı oldu. Protokolü beklerken bari başka işleri halledelim dedik. O arada Maltepe Camii'nin önünden geçtik. Hazır gelmişken içine de bakalım dedik. Yıllardır Ankara'da olmama rağmen hiç görmemiştim. Tarihi bir cami değil ama madem gezdik burada kayıtlı olsun. 

Zafer Bayramı

Gecikmiş bir post yazacağım şimdi. Madem güzel şeyleri yazıyoruz bu tip şikayetleri, olumsuzlukları, kişisel hataları da yazmak lazım.  Her yıl doğum günüm olması nedeniyle daha da özeldir benim için Zafer Bayramı. Ama böylesi günlerde  Anıtkabir'e gitmesek daha mı iyi bilemedim. Resmi Tatil olduğu için özellikle Anıtkabir'in resmi sitesine baktım evden çıkmadan önce. Ziyaret saatlerinde değişiklik görünmüyordu. Bizde çıktık gittik ama ne görelim. Kapıda bir sürü insan, genci, yaşlısı bekliyor. Neden?.. Protokol gecikmiş. İçeride işleri bitmemiş. Ziyaretçi alamıyorlarmış. 2 saat bekledi insanlar. Hadi neyse dedik. Ama eve dönüş ayrı bir eziyet oldu. Yolların protokol ve resmi geçit nedeniyle büyük bir kısmının kapalı olması ciddi bir mağduriyet yarattı. Ulaşım aracı bulmak isteyen insanlar uzun bir yolu yürümek zorunda kaldı. O gün yaklaşık 12 km yürümüşüzdür. Sonunda dolmuşu gördüğümüzde çölde su bulmuş gibi sevindik. Eve gittiğimizde bacaklarımız tut

Patata Ricca...

Son zamanlarda takıldığımız bir yemek var. "Patata Ricca". Yani zengin patates... Bu ismi biz uydurduk. Temeli patates olan, yarı börek yarı pizza gibi bir yemek. Patates rendesi, mısır unu ve yumurta sabit gerisi sizin hayal gücünüze kalmış... Kabak, sucuk, peynir, pırasa... Her şey uyuyor valla. Karıştır, yağla, baharatla, at fırına...Yanına da çay... Oh miss...

Aliens :))

Aramızda uzaylılar var haberimiz yok :)) Tuhaf yumurtalar, kamufle olan böcekler. Tam da az önce bir Alien belgeseli (Memory: The origins of Alien) izlemişken... Şaka bir yana geçenlerde servis beklerken çekmiştim bu fotoğrafları. Biraz tuhaf görünse de birisi normal böcek yumurtası diğeri de normal böcek :) Hayal gücüm biraz fazlaysa demek :)))

Doktor Faustus

Geçenlerde Tarkovski'nin kitabını okurken çokça Thomas Mann göndermesine denk geldim. Zaten çok merak ettiğim ama bir türlü cesaret edip okumaya başlayamadığım bir yazardı Thomas Mann. Ben de bir kitabına başladım. Doktor Faustus.... İlk gözlemim şudur ki bu muhteşem yazar inanılmaz detaycı. Öyle güzel betimliyor ki zamandan mekandan bağımsız olarak kendinizi orada hissediyorsunuz.  Konu bir klasik müzik yazarının muhteşem yeteneği ve sonrasında yenik düştüğü egosu ve yalnızlığı aslında. Ancak aynı zamanda I. ve II. Dünya savaşlarına paralel olaylar örgüsü ile harmanlanınca çok yoğun bir kitap olmuş. Hatta işin içine fantastik öğeler bile giriyor. Tabii ki yazarın usta metaforları ile.  Klasik müzik bilgim olmadığı için kitabin yarısı havada kaldı diyebilirim. Çünkü adam yazıyorsa hakkını veriyor. Ayrıca cümleler zor ve büyük dikkat gerektiriyor. Yine olay örgüsü de aynı şekilde karışık. O nedenle çerezlik bir kitap değil. Emek istiyor... Kitap ile ilgili e

İyi ki Doğmuşuz...

Buraya bir kaç doğum günü hatırası bırakıp kaçayım... :)