İki yıldır Efes Antik Kenti'ni ve Meryem Ana Evi'ni görmek istiyorduk. Bu yaza nasip oldu gidip görmek. Bir nevi Hacı olduk. Üstelik daha önce Çatalhöyük ve Gordion gezilerinde de bahsettiğim gibi bir nevi Ana Tanrıça' nın izini de sürdük... Çok yer görüp çok fotoğraf çektim başlık başlık özetlemeye başlayayım....
KORDON BOYU
Otelimiz Konak kordon boyunda, Pier Pasaport Hotel idi. Çok sevimli, minik, temiz bir oteldi. Nefis konumu ile bir çok yere yakındı. Etrafta onlarca kafe ve yemek yenecek mekan vardı. Üstelik metrosu, İzban' ı, tren garı vs. her şey yürüme mesafesindeydi neredeyse. Bir de kordon boyunda her akşam yürüme şansı ve her sabah deniz manzaralı kahvaltı keyfi vardı ki, çok iyi geldi bize.
SELÇUK İLÇESİ
Efes Antik Kenti, Artemis Tapınağı, Meryem Ana Evi ve Efes Arkeoloji Müzesi Selçuk ilçesindeydi. Bir günümüzü buraya ayırdık. Erkenden trenle Selçuk'a gittik. Bizi leylekler karşıladı. Havada, karada, yuvada o kadar çok leylek gördük ki rivayet doğru ise bu sene hiç yerimizde oturmayacağız. Selçuk merkeze yürüme mesafesinde Efes Arkeoloji Müzesi'ni ve Artemis Tapınağını gördük. Bu yolun üzerindeki tarihi İhsak Bey Camii' ne de uğradık. Sonra bir taksici ile anlaştık (ki birden fazla nokta gezecekseniz, bizim gibi arabanız yoksa ve zamandan kazanmak istiyorsanız başka da bir yolu yok sanırım bunun). Bizi önce Meryem Ana Evi' ne, oradan da Efes Antik Kenti' nin üst kapısına bıraktı. Geze geze alt kapıya geldik. Yokuş aşağı bir gezi olduğu için yorucu da olmadı. Kesinlikle bu güzergahı tavsiye ederim. Efes Antik Kenti' nden de dolmuşla Selçuk ilçe merkezine geri döndük ve dönüş trenimizi bekledik... Hem antik kentte hem de Meryem Ana Evi'n de taksi bulabiliyorsunuz. Ayrıca Meryem Ana Evi'nde yok ancak Antik Kente ulaşımda dolmuş seçeneği de var. Yani her türlü ilçe merkezine ulaşım var. Biraz tuzlu da olsa :) Gezme sırası ile izlenimlerimi anlatayım...


Efes Arkeoloji Müzesi
Nefis bir müzeydi. Tarihle ilgilenen herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer. Müze Kartı ile ücretsiz giriş yapılabiliyor. Temiz, geniş ve çok iyi düzenlenmiş bir müze. Tarihte adını duyduğumuz tanrıçaların, tanrıların, imparatorların ve daha bir çok ikonik sahnenin heykellerini bizzat görebileceğiniz bir yer. Hele iki tane Artemis heykeli vardı ki, resmen o kutsallığı iliklerimizde hissettik. Detayları ve ihtişamı harika heykellerdi...
Artemis Tapınağı
Bu kadar yer gezdik ama beni en çok etkileyen Artemis Tapınağı' ndan geriye kalan bu tek sütun oldu. Nedendir bilmem ama gerçekten hem müzedeki Artemis heykellerinde hem de bir tek sağlam sütunu kalmış tapınağında o kutsal havayı hissettim ve çok etkilendim. Tepesine bir leylek yuva yapmıştı. Kendi küçük dünyasında bir yuva direği gibi gördüğü bu sütuna 2000 yıl önce insanların tapındığını nasıl anlatabilirdin ki leyleğe. Hem bana mı kalmıştı onun dünyasını küçük, kendi dünyamı büyük diye tanımlamak. Belki de onların doğa ile barışık hayatlarını, bizim bağımlı kaldığımız ve hayatımızı etkilemesine izin verdiğimiz maddi şeyleri düşününce bizim dünyamız çok daha küçüktü...
Meryem Ana Evi
Bu gezi esnasında bir yandan da Ata Nirun' un Meryem kitabını okudum. Ve o kadar çok şey öğrendim ki gezmek isteyene tavsiyem önce bu kitabı ya da en azından bilgi verebilecek farklı kitapları okuyup öyle gitmeniz. Yoksa bazı noktaları kaçırabilirsiniz. Kitabı da çok sevdim ama bu başka bir postun konusu.
Meryem Ana Evi'ne gelince, inanılmaz kutsal bir havası var ve sizi içine alıyor. Bu büyük enerjiye kapılıp gidiyorsunuz. İnancının ne olursa olsun, orada mum yakıyor, saygı duyuyor, çeşmelerinden akan su ile yüzünüzü yıkıyor ve dilek duvarına dileğinizi asıyorsunuz. Dünyanın her yerinden gelen insanlar vardı.
Efes Antik Kenti
Efes Antik Kenti' ni çok da anlatmaya gerek yok sanırım. Sadece içinde bulunmak ve o yolu yürümek gerçekten inanılmaz bir duygu. Hele hele benim gibi tarih seviyorsanız. Tek sıkıntı Yamaç Evleri' ne girişin ücretli olması idi. Tüm Antik Kenti Müze Kart ile rahatlıkla gezebiliyorsunuz ama Yamaç Evleri' ne ekstra ücret gerekiyor... Tabii ki en görkemli noktası Celsus Kütüphanesi. Yamaç Evlerini ise ben özellikle derslerimden dolayı merak ediyordum. Bir nevi dönemin orada yaşayan soylularının villa evleri gibi düşünün. Yıkılmamış boyalı kısımlarından anladığım kadarı ile dönemin insanlarının mimari zevkleri şu ankinden daha iyi. Ve yine Nike Heykelini görmek de çok etkileyici idi.
Ve Antik Tiyatro ile Efes'in sonuna geldik. Biraz dolmuş bekledik ve Selçuk ilçe merkezine döndük. Yorgunluktan mı bilinmez orada meydanda bir kahvehanede içtiğimiz çay çok hoşumuza gitti. Yorucu bir günü bitirdik ve ertesi günü planlamaya başladık.
DARIO MORENO SOKAĞI
İzmir' in ikonik noktalarından biri de Dario Moreno sokağı ve Tarihi Asansör. Renkli kafeler ve güzel İzmir manzarası.
AGORA ÖREN YERİ
Her yeri tarih kokan İzmir' in tam şehrin merkezinde bir de ören yeri var. Agora kenti Symrna Antik Kenti' nin meydanından oluşuyor. Oldukça korunmuş yerleri var. Buraya da Müze Kart ile girebiliyorsunuz. Bu arada yaptığım en akıllıca şeylerden birisi de Müze Kart almak oldu. Side' de, Efes' te, Gordion' da kullandık toplamda 100 TL ile. Ve daha bir çok müzeyi de gezmeyi planlıyoruz. Nefis bir uygulama.
HİSAR CAMİİ
Hemen Agora Ören Yeri'nin yakınında meşhur Hisar Camii' ni de es geçmedik tabii gezerken.
KİLİSELER
İzmir' de sadece Konak merkezde bile birbirine çok yakın bir çok kilise var. Gerçi bizim önceliğimiz Saint Polycarp Kilisesi idi ancak uzun süreli bir tadilat içindeymiş, gezemedik. Yine de diğer üç kiliseyi de gezmek çok keyifliydi. Hepsinde mumlarımızı yaktık, dileklerimizi diledik.
Alsancak Katolik Kilisesi
İlk durağımız Alsancak Katolik Kilisesi küçük ama güzel bir kilise idi.
Aziz Yuhanna Katolik kilisesi
Gezdiğimiz en güzel kiliseydi. Din temalı tabloları enfesti. Bir de içinde gerçekten iyi hissettiğiniz bir enerji var. Çok etkilendim.
Santa Maria Katolik Kilisesi
Bu kilise de özellikle ikonaları ve tatlı yunan rahibi ile aklımda kaldı.
İzmir Sokakları
Tabii benim gibi sokak sanatını seven birisi sokakları da es geçmeyecekti. Hem muralları hem de farklı manzaraları ile İzmir sokaklarına da ufak bir değinmek gerek :)
Eveet böylelikle İzmir gezimizin sonuna geldik. Genel bir iki izlenimim ile postu bitirmek istiyorum.
Öncelikle sevdiğim Çölyak olduğu için glutensiz mekanlar bizim için önemliydi ve İzmir'de hiç sıkıntı çekmedik. Pizza için Pizza Locale, farklı alternatifler için Mystery Foods ve hamburger için Mengoli' yi tercih ettik. Yine de şubeden şubeye glutensiz seçeneği değişiyor o nedenle gitmeden aramak en sağlıklısı. İşin güzeli bu mekanlar birbirine yakın yerlerdeydi ve ulaşımda da zorlanmadık. Ness'imi ve annesini de ziyaret ettik. Zaman çok olsaydı keşke ben pek doyamadım. Zira biz tüm bunları 4 güne sığdırdık. Daha fazla günümüz olsa kim bilir daha nereleri gezecektik. Sanırım bu benim bu blogda yaptığım en uzun post oldu. Aziz Yuhanna Bazilikası, gezmek isteyip de artık yorgunluktan gidemediğimiz için içimizde kalan bir yer oldu. Bir dahaki sefere onu da gezeriz umarım. Oraya gitmişken de Şirince ve Urla bile yapabiliriz belki. Zira bir klasik olarak Kalbim Ege'de kaldı :)
Yorumlar
Yorum Gönder