Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

San Diego - North Harbor Drive

Tam yedi günümüzü burada geçirdik. Best Western Yacht Harbor Otelinde kaldık. İlk gün biraz yadırgadık ama sonraki günler evimiz gibi oldu. Kahvaltı'ya alışmamız iki günü buldu. İnsan zeytin, domates falan arıyor. Burada her şey pratik. Kendi waffleını, pan kekini sen yapıyorsun. Kağıt bardak ve tabaklar, plastik çatal bıçak kullanıyorsun. Adamların her şeyi pratik.  North Harbor Drive sabah yürüyüşleri için harika bir yer. Her gün yeni bir liman, sokak keşfettik. Gün batımını izlemek için de harika....

San Diego - Gaslamp Quarter

San Diego'ya iş için gitmiştik ve üç gün boyunca Convention Center' daydık. Gaslamp Quarter tam karşımızdaydı. Bir nevi şehir merkezi gibi bir yer. Bol bol güzel kafe, bar, dükkanın olduğu, mimari olarak eskiyi anımsatan esintilerin bulunduğu  gezmesi oldukça eğlenceli bir yer. Şöyle iş çıkışı bir şeyler içmek için nefis bir yer.

San Diego Günleri - Şehir

Sonunda gittim ve döndüm :)) Hala inanamıyorum Amerika'da bir hafta geçirdiğime. San Diego nefis bir yer. Havasını, şehri, insanlarını çok sevdim. Gezdiğim bazı noktaları ayrı ayrı post yapacağım. Ama önce şehrin genel havası hakkında yazmak istedim.  Her şeyden önce havası çok güzel. Ekim için ılık. Yaz aylarında bir kaç derece daha sıcak, kış aylarında da bir kaç derece daha soğuk oluyormuş. Nefis bir havası var. Bitki örtüsü değişik. Normalde deniz kumu gibi çok bir şey yetişmez dersin ama etrafta bol bol renkli farklı çiçekler, sukulentler ve kaktüsler vardı. Ve tabii ki palmiyeler. Ancak her yerde deli gibi klima çalıştırıyorlar ki bizim gittiğimiz mevsimde hiç gerek yoktu bence. İç mekanlarda çok üşüdük.  Limanlardan dolayı her tarafı su. Bir kısmı Pasifik okyanusuna komşu. Geri kalanı da iç limanlara.  Biz North Harbor Drive' da kaldık. Nefis balık restoranları, liman manzaraları ve şehre yakınlığı ile oldukça iyi bir yerdi.  İnsanla

Geliyorrr... :)

Sonbahar iyiden iyiye kendini hissettirmeye başladı. Kuru yapraklar, kızıl ve bulutlu erken gün batımları...Geliyor gönlümün efendisi.:)) Buralar bol bol sonbahar fotoğrafları ile dolup taşabilir. Bir de siz bunları okurken umuyorum ki ben San Diego'da olacağım. Ve yine umuyorum ki dönünce bir sürü post yapacağım. 

Binicilik

Hep TV den gördüğüm bir spordu binicilik. Atları çok sevmeme rağmen hiç bizzat izlememiştim. Geçen hafta Cumhurbaşkanlığı Kupasını izledim :) Değişik bir heyecanı var ve atlar çok güzel. Belki bir gün binerim. Umarım yani inşallah...

Sokaklar # 5

Hastasıyım böyle sokakların. Bu fotolar İstanbul'dan. Eee oraya gitmişken bir boğaz fotosuz olmaz. 

1. Çankaya Kitap Buluşması

Eğer siz de benim gibi tipik kitap fuarlarının kalabalığından şikayetçiyseniz bu buluşma tam size göre bence. Geçtiğimiz hafta ilki Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde yapıldı. 30 dan fazla yayınevi katılmıştı. Belki sahafların olmaması bir eksiklik ama belki seneye o da olur. 

3. Ulusal Bilim Festivali

Nasıl oluyor, çocuklar neler yapıyor diye merak edip gittik geçenlerde. O minicik çocukların yaptıklarını anlatışı, heyecanı, yaptıkları şeyler gerçekten çok eğlenceliydi. Güneş enerjisi ile çalışan ve verileri uzaktan cep telefonunuza gönderen göl sularını araştırma cihazından, içinde duman sensörü olan çöp kovasına, toprak kurudukça otomatik olarak çiçekleri sulayan cihazdan tutun da, matematik formüllerinden oluşan oyuncaklara kadar çok güzel şeyler vardı. Ve çocuklar çok güzeldi...MEB Şura Salonu'nda yapılmıştı. Organizasyonda sıkıntılar vardı. Mekan çok tıklım tıklımdı, düzenleme yetersizdi ve yeteri kadar duyurulmamıştı bence. Ortamdan kaynaklı çok fotoğraf çekemedim maalesef. 

Serve To Win

İngilizce okuyalım akımından bir kitap Serve To Win. Ünlü tenisçi Novak Djokovic'in kariyeri, antremanları, özellikle gluten ve süt ürünleri hassasiyetinden sonra nasıl beslendiğini, nelere dikkat ettiğini kendi ağzından okuyoruz. Teniste Nadalcıyım ama kitaptan sonra Novak hakkındaki bazı olumsuz düşüncelerim (Korttaki gergin haraketleri ve sürekli sakatlık numarası yapıyor... gibi) değişti diyebilirim. 

Hey Gidi Günler...

Uzun bir aradan sonra geçenlerde Tandoğan kampüsüne gitme fırsatım oldu. Hey gidi günler heyyyyy. O koridorların, o sıraların, o çok sevdiğim nilüferli havuzun, dili olsa da konuşsa...

İlahi Komedya

Kendimle gurur duyuyorum bu eseri okuduğum için. Dünya edebiyatına yön vermiş muhteşem bir şiirmiş. 1300 yılında, Dante, ne büyük emek ve hayal gücüyle yazmış bu şiiri... Tüm o politik göndermelerin yanında ne büyük bir aşk var bu şiirde, hayran kalmamak elde değil. Kesinlikle Rekin Teksoy çevirisini okuyun. Yoksa esere yazık olur.