Ana içeriğe atla

Tatil Notları: Huzur


Tatilimin büyük bir kısmı ağaçların içinde geçti. Kendi bahçemiz de dahil, her apartmanın bahçesinde meyve veren ağaçlar mevcut. Çeşit çeşit...


"İşi gücü bırakıp geri mi dönsem acaba" diye geçirdim çok kez içimden. İnsan büyüdükçe böyle şeylerin kıymetini daha çok biliyor. Eskiden aileden uzak, gece barlara akılan, tekno ve lazer ışıkları ile yorulmayı cazip bulan bünyeler, bir yaştan sonra sadece sakinlik istiyor. Sanırım bunu herkes yaşıyor.


Şu an kendimi bir film karakteri gibi hissediyorum. Hani vardı ya, "A Good Year" daki Max karakteri. Onca kapris, ego ve takıntıdan, üzüm bağları sayesinde kurtulan adam. Klişe ama şekilci bir şey değil bu. Huzuru böyle şeylerde bulmayı bizzat tecrübe ettim bu tatilimde. Sakin bir kasaba, güzel bir hava, yeşiller, deniz, nehir, dalında meyveler. Toprağı verimli, suyu bol.





Bir şeyleri üretmek adına yorulmak, en iyi dinlenme şekli olabiliyormuş meğer. Zira 40 kg domates temizliğinden sağ çıktım ve bırakın yorulmayı, geri dönüp kavanozlara baktıkça mutlu bile oluyorum. Bu kış makarna sosu sıkıntısı çekmeyeceğiz ahali...

Sadece bunlar da değil. O kasaba öyle bir şey ki, "sen çalış, ben seni ödüllendiririm" diyor. Hayat sana adeta, "hayat müşterektir" diyor. Sen bir adım at, ben koşarım demediği kaldı bir tek :). "Sen yeter ki bana iyi bak, benim kıymetimi bil,  ben seni mutlu etmesini bilirim" diyor. Ediyor da. Canın isterse durgun bir nehir kenarında çayını içebiliyorsun, canın isterse 10 dk'lık yolla dalgalarda bulabiliyorsun kendini.


Hayata bazen çok yükleniyoruz, ya da kendimize. Bazı şeyler çok basit, bazı şeyler çok önemsiz. Mutluluğu, huzuru doğru şeylerde mi arıyoruz acaba, ararken kendimizden ne kadar kaybediyoruz kimbilir.



Bu yazı biraz daha uzarsa, basacağım istifamı, o olacak. Ama daha değil. Bir adımı atmadan önce, o adımın tadını çıkarmak için geride, kafamızı kurcalayan bir şey bırakmamalıyız. Bazen doğruyu görseniz de yapamazsınız. Bunun biraz cesaretsizlikle, biraz da "doğru zamanlama" ile ilgisi vardır. İçinizde, ara ara varlığını hatırladığınız bir ses, "şimdi değil, henüz değil" der. Evet şu an her şeyi bırakıp gitmeye meyilliyim ama yapacak işlerimiz var henüz. Bekliyorum... En azından neyi beklediğimi bilerek...Sanırım bu tatil, huzuru neyde bulabileceğimi keşfettim... Bakalım hayat bana ne gibi sürprizler hazırladı :)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu