Ana içeriğe atla

Jazz Expose...Sibel Köse


Beş günlük bir tatilden sonra ilk iş günü nasıl olunursa öyleyim işte. Üstelik yağmurlu bir Ankara sabahına uyandım. İşe pek konsantre olamıyorum. Sanırım kimse beni kınamaz :)  

Bu kısacık tatile (kaç gün olduğu önemli değil benim için her tatil kısa...), bol bol muhabbet, bayram ziyareti, aile içi iskambil turnuvaları ve bir jazz konseri sığdırdım. 

CerModern yaz akşamlarını eğlenceli hale getirmek adına bu yaz gerçekten güzel işler yaptı. Fırsat buldukça gittiğimiz açık hava film gösterimlerinin yanısıra Jazz Expose günleri de başladığından beri dikkatimizi çekiyordu. Bir çok isim konuk oldu ki Melis Sökmen' i kaçırdığım için çok üzgünüm mesela. Neyse kısmet arefe gününeymiş. Dinleyeceğim muhteşem ses de Sibel Köse imiş. Sonuçta evde bayram için tatlı yapan annemi fena satışa getirerek konsere kaçtık (Evet sonrasında utanmadan o tatlıları yiyen hayırsız benim....).



Sibel Köse muhteşem bir sese sahip ve orkestrası ile uyumuna bayıldım. Repertuarına maalesef çok eşlik edemedik. Jazz müziğini tür olarak sevsem de öyle şakkk diye şarkıları tanıyacak kadar dinlemediğimi itiraf etmeliyim. Ama konsere gelen kesimden anladığım şudur ki, daha yeni yeni bu müziğe kulak aşinalığımın olması çok normal. Zira biz ve bizim gibi bir kaç masa yaş ortalamasının altında kaldık (Ender durumlardan biridir bu :)) ). Neyse dediğim gibi şarkılara birebir eşlik edemesek de, müzik evrenseldi sonuçta...Ki şu şarkı fena aklımda kaldı.  Başka bir konserden de olsa eklemek istedim buraya. :)


Bu tür geceleri sabote edercesine sıcaklığı düşüren "Zalim Ankara Yaz Gecelerine"' de teessüflerimi sunuyorum. Zira konserin tek olumsuz noktası serin hava idi. Bir hayli üşüdük. Bir gece önce tüm polarları çamur yapan sevgili CerModern bahçıvanına da....sevgiler....saygılar. "Bu bir jazz konseri, biraz şık olalım" diye kanıma girip beni o havada tiril tiril bir elbise ile oralara getirdiği için canım arkadaşım, seni de es geçmemek lazım :))) Gerçi iyi oldu tabi.


Bir olumsuz nokta daha var ki o da benim köpek korkumla alakalı. Kimsenin suçu yok, ben de masumum :) CerModern bahçesinde bir çok sahipsiz köpek var. Öyle başıboş köpekler değil, hepsi aşılı ve bakımlı. Bebekliklerinden beri oradalarmış. CerModern de gayet insancıl bir şekilde onlara kucak açmaya devam ediyor. Konserin bir kısmını dibimde beyaz bir köpekle izlemek durumunda kaldım. Biraz adrenalin durumu oldu itiraf ediyorum....

Bu arada son zamanlarda çok CerModern den bahseder oldum. Hayır komisyon falan almıyorum :) Güzel olanı, hoşuma gideni yinelemekten gocunmuyorum o kadar. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu