Ana içeriğe atla

Tatil Dönüşü...


İki haftalık tatil sonrası işe gelmek nasıl bir duygu bilir misiniz? :)) Pekala abartmayacağım aslına bakarsanız ilk iş günüm o kadar da korkunç geçmedi. Hatta bu postu yazabildiğime göre hiç de korkunç değil :) Eee tabi biraz adaptasyon sorunları yaşıyorsunuz ama olsun değil mi o kadar da. Her şeyin bir bedeli var.

Tatilden bol bol güneş topladım. Neredeyse tüm tatilime mavi bir gökyüzü eşlik etti. Ekim'de denize girmek, Manavgat Irmağı'nın doyumsuz manzarası eşliğinde içilen çaylar, kahveler, yeğenimle uzun uzun oynamanın verdiği tatlı yorgunluk, dallarda meyveler, çiçekler... Her defasında aynı şeyleri yaşamama rağmen doyamadığım güzel tatilim... Vee tabii her güzel şey gibi bu da bitti. Döndüm yine kürkçü dükkanıma. O zaman gelsin mi fotoğraflar...:)))

 İlk gün böyle bir gökyüzü ile karşıladı beni Manavgat. 
Aslında gözün gördüğü, makinenin çektiğinden çok çok daha güzel...

 Sazlıklardan havalanan.... :)

 Olmazsa olmazımız Manavgat Irmağı. Bir şehrin ortasından geçen bir nehir 
nasıl da değiştiriyor o şehri, nasıl da yaşanılabilir kılıyor...


Ekim de kumlarda yürümek, denize girmek... :) 



Vee Babamla yürürken keşfettiğimiz bir ağaç. Yıllardır oradan geçeriz, daha önce bu ağacı gördüğümü hatırlamıyorum. Bu mevsimde çiçeklenen ağaç da çok bilmiyorum. Kocaman pembe pembe çiçekleri vardı ama asıl ilginç olanı gövdesi idi. Gövdesindeki dikenler çok ilginçti. 



Saksı adam... Kahramanım :)

Tabii ki söz konusu Akdeniz ise, bağ bahçesiz olmaz. 
Bu kez dalından mandalina ve nar topladık. 


Giderayak bize poz veren bir yusufçuk :)

 Evet belki hala plajlar insan kaynıyordu ama doğa ufak hatırlatmalara başlamıştı... 
Sonbahar...

 Nerde mor ve yeşil görsem, dururum...

Tatilimin son günü ve son gün batımı eşsizdi. 
Bana tatilin bittiğini güzel bir dille anlatıyordu adeta... :))



Yorumlar

  1. Özlem hanım selamlar saksı adam isimli resminiz.
    Nerede çektiniz bu resmi benim için çok önemli lütfen cevap yazın şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Ercan Bey,
      Saksı adam'ı Arcanus Side Resort otelinde çekmiştim.

      Sil
    2. Çok teşekkürler büyük dertten kurtardınız beni))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu