Ana içeriğe atla

Ankara' nın Hanları # 3: Çengel Han (Rahmi Koç Müzesi)


Ulus'u, sokaklarını, hanlarını keşfetmeye devam...
Henüz daha gezdiğim yerlerin postlarını yapmamışken, yeni yeni yerler ekliyorum keşiflerimin arasına. Çok şey birikiyor :) 

Ankara hanlarının üçüncüsü Çengelhan, Çukurhan'ın hemen yanında. Çok şükür ki tarihi yapısı korunarak bu günlere gelmiş. Bunda sanırım müze yapılmasının da etkisi var. Rahmi Koç' un geniş koleksiyonu büyük bir özenle sergileniyor. Elektronik eşyalar, TV'ler, Radyolar, Denizcilikle ilgili şeyler, oyuncaklar, vs. vs. O kadar çok bakacak şey var ki anca yetiyor bir gün. 

İçerisi loş olduğu için ve benim telefonum artık ömrünü tamamladığı için maalesef istediğim gibi fotoğraflar çekemedim. Bir kısmı burada, çoğunluğu beynimde :)








 Burası Vehbi Koç'un ilk dükkanı. İnşaat malzemeleri, baklagiller, vs. Neredeeeenn, nereye :)

Müzenin alt katında ise Eczane ve sağlıkla ilgili bir çok eşya sergileniyor. 
Eski sağlık afişleri, ilk model dişçi koltuğu, eczane kavanozları, tartılar, 
sağlık kitapları, mikroskoplar ve daha aklınıza ne gelirse :) 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu