Ana içeriğe atla

Tarihi Roma Hamamı


Havalar hazır soğumuşken yazdan kalma bir gezi postu yapayım diye beklettim bu postu :p
Ankara'da keşfetmediğim yer kalmasın mottosunun son durağı Tarihi Roma Hamamı idi. Ulus'ta merkeze çok yakın bir yerde olmasına rağmen, binaların arasında kalmasından mütevellit varlığını hiç farketmemiştim. Kocaman bir açık hava müzesi. Bir an için kendinizi bozkırın ortasında gri bir şehirde değil de, deniz kenarında, ne bileyim bir side antik kalıntılarını gezerkenki gibi hissediyorsunuz (Cümleye bakar mısınız??!! Gezerkenki....). Bu arada Ankara'yı seviyorum ben, öyle dediğime bakmayın. Ama gerçektir gri bir şehir olduğu. 

Neyse efendim, yıllar yıllar evvel böyle bir hamam varmış bu topraklarda. Önünde büyük bir arena bile varmış. Artık insanları mı, hayvanlarımı dövüştürerek eğleniyorlardı bilemiyorum. Açıp tarihini okumak lazım :) 




Böyle bir lahit görünce bir an kendimi Indiana Jones filmlerinde hissettim. Hatta etrafa bakıp böyle efsanevi, tarihi bir iz, gizem bulmaya bile çalıştım. Hatta bir tane buldum ama kimse umursamadı. Tüm lahitlerin önünde kümelenmiş bir sürü kırmızı böcek var. Orada bir sürü taş var ama böcekler sadece lahitlerin önünde. Dur ben bundan bir film çıkarırım arkadaş :))


Bu da benim "Turist Özlem Ankara'da" isimli soyut çalışmam. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu