Ana içeriğe atla

Kurşunkalem



Hayatımda öyle bir insan var ki, ben neyi sevsem, neye ilgi duysam onunla ilgili sürprizleri bitmek bilmiyor. Çok seviyorum...

Çizime merakım da malum. Bu kez karşıma kömür kalemler, çizim için pratik bilgiler barındıran "Kurşunkalem" adlı bir çizim kitabı, farklı özellikte çizim kalemleri ve karalamam için bol bol kağıtla çıkageldi bu insan. Eeee durur muyum, durmam. Hemen çizmeye, çizimimi geliştirmeye başladım. 

Okudukça farkediyorum ki bazı şeyleri çok bodoslama yapıyormuşum. İşin tekniğini öğrendikçe daha orantılı daha bir güzel oluyor her şey. Ayrıca o kömür kalemler yok mu, kendimi picasso gibi hissediyorum çizerken :)

Benim en sevmediğim özelliğim biraz sabırsız olmam. İstiyorum ki hem güzel çizeyim, hem de 5 dk. da çizeyim. Ama öyle olmuyor. Sabır istiyor her şey. Yavaş yavaş kendimi bu konuda törpülemem lazım. 














Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu