Ana içeriğe atla

Yaşamak İstiyorum



İkinci Ayn Rand kitabımı da bitirmiş bulunmaktayım. Bu kadının inanılmaz bir dili var. Kitabı okurken resmen kendimi orada hissettim. Onlarla acıktım, onlarla üşüdüm, o tren yolculuğunu bile sanki ben yaptım. Öyle güçlü bir kalem. Sovyet ihtilalinin ardından kentlerine geri dönen Kira nın gözünden bakıyoruz o döneme. Kira dönemin siyaseti ile hiç ilgilenmemektedir. Tek istediği inşaat mühendisi olmak, binalar yapmak ve aşık olduğu Leo ile mutlu olmaktır. Yani özünde kira sadece istediği gibi "yaşamak" istemektedir. Ancak ihtilal sonrasının hem maddi hem manevi zorlukları bir türlü bu isteğine izin vermez. Soğuk, açlık, hastalıklar, yalanlar... 

Ayn Rand bireyselciliği savunan biri zaten. Ona göre devlet insanların konforlu yaşaması için sadece bir araç. Kira da öyle düşünüyor haliyle. Pekala başta söylemem gerekeni en sonda söyleyeyim; Zaten Ayn Rand'ın ilk kitabı olan "Yaşamak İstiyorum" bir tür otobiyografi. Kira karakteri de Ayn Rand'ın gençliği. Bunları düşünüp, bu yaşanılanların onda birini yaşamış olsa bile, bireyselciği anlaşılır sanırım. 

Kitapta beni rahatsız eden sadece Leo'nun karakter gelişimi idi. Sanki biraz uyumsuz oldu. Ya da şöyle mi düşünmek gerekir, "o zorluklar insana her şeyi yaptırabilir". Ha keza Kira da yoldan çıkmadı değil. Neyse daha fazla ipucu yok. Tavsiye ederim okuyun, hem güzel bir edebi eser okumuş olacaksınız, hem de o dönem hakkında merakınızı uyandıracak şeyler öğreneceksiniz. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu