Ana içeriğe atla

Mühürlenmiş Zaman



Geçen gün  Andrei Tarkovsky'nin "Stalker" isimli filmini izledim. İzlemesi zor, kafada soru işaretleri bırakan bir filmdi. Bu adamın filmlerini izlerken farklı hissediyorum. Her karede, her açıda bir anlam arıyorum. Çünkü biliyorum kadraja giren herhangi bir nesne, mesela bir bardak, asla sadece bir bardak degil. Bir şeyler hissediyorum ama anlamlandıramıyorum. Kendimce anlamlar yüklüyorum ama emin de olamıyorum. O nedenle kitabını okumak istedim. Filmlerini kendi anlatsın istedim. Okudukça da sanata saygısına ve çizgisine bağlılığına hayran kaldım. 

Kendi çocukluğunu anlatan film için evinin birebir aynını inşa ettiren, bizzat kara buğday ekip onun çiçeklenmesi için aylarca bekleyen, oyuncunun gerçekliligini kaybetmemesi için filmin sonunu söylemeyen ya da gererek role girmesini sağlayan bir adam bu. Filmlerinin her karesinden kara kalem çizimi ya da yağlı boya tablo çıkabilecek yoğunlukta özenen bir adam. Sanata bakışı, samimiyeti ve hatta saflığı ile düşündüren bir adam. 

Mürlenmiş Zaman kitabının adı çünkü O'na göre bir yönetmen filmlerinde "kendi zaman duygusunu" oluşturmalı. Daha söylenecek çok şey var ama yetmez sanırım bu post. Kendimi ruhen hazırlayıp diğer filmlerini de izleyecegim. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu