Ana içeriğe atla

Türk-Rus Dostluk Evi


Kaleye yolunuz düşerse girişten hemen 80 metre ileride sağda nefis bir yer bulacaksınız. "Türk-Rus Dostluk Evi Kültür Sanat Merkezi". Benim çok geç keşfettiğim ama çok beğendiğim bir yer. 1980'lerden beri burada yaşayan Rusların oluşturduğu sonra da büyüttüğü tamamı hediye resimlerden ve objelerden oluşan iç içe geçmiş 3 eski tip ev düşünün. Rengarenk duvarları, neredeyse boşluk olmayacak kadar çok sanat eseri, çok güler yüzlü ev sahipleri, küçük tatlı bir kafesi ve inanılmaz bir manzarası var. Tam olarak gezmeyi asla bir günde bitiremezsiniz. Yavaş yavaş sindire sindire gezip bir de güzel kahvesini ya da içkisini içmek çok eğlenceli bir aktivite. En kısa sürede tekrar gitmeyi istiyorum. Çok beğendim burayı. Üstelik herhangi bir giriş ve gezme ücreti yok, dilerseniz ufak bağışlar yapabilirsiniz. Biz oradaki Meryem Ana sunağına bir miktar para koyduk mesela. Çıkarken de size çok sevimli hatıra kartlar dağıtıyorlar. Gerçekten güzel düşünülmüş bir yer...















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu