Ana içeriğe atla

Gordion Antik Kenti


Uzun zamandır merak ettiğimiz bir yerdi Gordion Antik Kenti. Sürekli erteleyip durduk ama sonunda gitmeyi başardık. Bunu bir başarı olarak görüyorum çünkü mesele hızlı trene atlayıp Polatlı'ya gitmekle bitmiyor. Asıl macera orada başlıyor. Polatlı' nın her yerine Gordion diye afişler asılmış yok Unesco vs. övünülüyor ama gel gör ki merkezinden antik kente bir ulaşım aracı yok. Evet Gordion Antik Kenti'ni gezmek için ya özel aracınız olacak ya da taksiye baya bir para vereceksiniz. Bu durum beni kızdırdı. Tamam her gün vızır vızır dolmuş otobüs kalksın demiyorum anlıyorum maliyet ama arkadaş belirli saatler yap, belirli günler yap. Ha bunu yapmıyorsan öyle her yere Unesco munesco posterleri asma. Evet Unesco Dünya mirası olan yerimiz var ama gidemiyoruz. Bu konularla kim ilgileniyor bilemiyorum, belediye mi? Kültür Bakanlığı mı? O konuda biraz kırgınım her kimse...

Taksiciler başka bir alem. Birinin 1200 tl dediğine öteki 600 a götürüp getiriyor. Biz ikincisini seçtik tabii. Adamlar haklı ama alternatifin yoksa arttırırsın fiyatı. 

Neyse güç bela gittik Antik Kente. Tarih açısından çok önemli bir yer gerçekten. Müzesindeki eserler çok güzel, özellikle Kibele kabartması. Bu konuda bir şeyler okuyunca daha bir manevi hissediyor insan. 










Bizi en çok etkileyen ise Midas Tümülüsü oldu. Dünyanın en eski ahşap yapısına bu denli yaklaşmak bir tuhaf hissettiriyor.  Uzun bir tünelden gidiliyor mezara, biraz da ürpertici. Aslında tarih açısından Tümülüs Midas'a ait değil. Yaptıran Midas, o nedenle Midas Tümülüsü deniyor. O' nun atalarından birine, büyüklüğü baz alınırsa muhtemelen babası Gordios' a ait olması daha muhtemel der kaynaklar. Araştırmak lazım.




Müze ile Tümülüs Yassıhüyük denen köy (ya da mahalle ? Bu konuda karışık bilgiler var) içinde karşı karşıya (bak yine aklıma ulaşımı geldi. O köye günlük ulaşım aracı da yok). Antik kent ise köye yaklaşık 2 km uzaklıkta biraz daha sapa bir yerde. Çok sağlam yapının kalmadığı ama yine de etkileyici bir havası olan bir kent. İçine giremiyorsunuz, etrafı çitlerle kaplı. Mantıklı da, oraya buraya "Ömer Ayşe'yi seviyor" yazamamış kimse :)



Beni en cok etkileyen şeylerden biri de doğası oldu. Güneşli ama bulutlu bir günde giderseniz, belki daha keşfedilmemiş bir çok tümülüsün olduğu civar manzarasi gercekten etkileyici olabiliyor. 

Bu gezimizle medeniyetler diyarı Anadolu'da Frig Medeniyeti' ne ufak bir dokunuş yapabildik. Hem de "Kibele'nin İzinde" rotamızda bir noktaya daha işaret koyabildik. Darısı diğer duraklara, diğer medeniyetlere...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...