Ana içeriğe atla

2015'e Girerken...


Biliyorum biliyorum ilk haftası bitmek üzere 2015'in. Ancak yazabiliyorum... Yılbaşı tatilinden önce aslında size biraz CSO Yeni Yıl Konseri' nden bahsetmek istiyorum. Çook uzun yıllardır Ankara'da olmama rağmen hiç gidememiştim bu konsere. Sürekli duyardım ve çok da merak ederdim. Bu yıl gitmeye karar verdim ama "vermese miydim acaba?" diyorum şimdi düşününce...


Konser talepten ötürü bu kez kendi salonunda değil de Ankara Arena'da yapıldı. Ufak tereddütlerim vardı aslında öyle bir ortamda klasik müzik konseri nasıl olabilir diye ama düşünmüşlerdir herhalde dedim. Neyyyseee... Konsere gitmek için yola koyulduk ama nasıl bir trafik. O gün konser alanının hemen yanında bir futbol maçı da olmasından mütevellit yollar ana baba günü. Tam konser saatinde gidebildik salona. Acaba bizi içeri alırlar mı diye düşünürken bir de ne görelim, girenin çıkanın haddi hesabı yok. Orada olan bir klasik müzik konseri değil de maç sanki. Biletler numarasız, giren oturmuş. En tepede sahnenin arkasında ancak yer bulabildik. Zaten girişte biletlerin çok da adam akıllı kontrol edilmediğini farketmiştik. Ancak bu kadarını beklemiyordum. Salon tamamen doluydu ayrıca yere de bir çok koltuk konmuştu. Malum protokol meselesi. Konser esnasında sahne kenarında yürüyenler mi dersin, ses sisteminin yetersiz olması mı dersin, havasız alan mı dersin. Gerçekten kötü bir konserdi. Aslında çalınan eserler ve gösteriler çok güzeldi ama o mekan ve organizasyonsuzlukta yazık oldu. Ben bu konseri gitmemiş sayıyorum. CSO böyle kalmasın aklımda.... :)


Birkaç gün sonra yılbaşı tatilim için yollara düştüm. Bekle beni Manavgat modunda. Güzel bir kardeş kıyağı ile de yılbaşımızı Arcanus Side Resort'ta geçirdik. Aslında ben evde kutlamayı düşünmüştüm, İki yıl önce farklı bir otelde girdiğimizde çok sıkılmıştık. Ama bu kez çok eğlendik. Yeri geldi pistte dansettik, yeri geldi çekildik sakince içkilerimizi içtik. Geceyi de orada geçirip deniz manzarasına uyandığımızı düşünürsek çok çok güzel bir yılbaşı gecesiydi. 




Güzel derken her şey mükemmel değildi tabii. Acayip bir fırtına vardı ve yağmur, fırtına, dolu,  gece boyunca bize eşlik etti. Sayesinde havai fişek gösterisi olamadı :)) 


Yılbaşı kalabalığı bitince dinlenme zamanı geldi. Aileyle geçirilen üç gün fazlasıyla yetti zaten bana. Bir de cuma günü havanın çok güzel olması harika oldu. Çıkıp gezmek, güneşi hissetmek nefisti. Dönüş yolunda ise kar eşlik etti bana. Hala da eşlik etmekte. Ankara bugün bembeyaz... :)

Böyle girdim işte 2015'e . Eğlenceli, yağmurlu, karlı....ama en önemlisi mutlu.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu