Ana içeriğe atla

Gözlerini Sımsıkı Kapat... !!!


"Aklından Bir Sayı Tut" ile tanıdım John Verdon'u. Şu postla da yazmıştım onun hakkındaki izlenimlerimi. Zaten bir polisiye severim. Bu haliyle bile bu kitap benim için oldukça sürükleyici iken John Verdon' un detaylardaki uzmanlığı şahsen hayran olmamı sağladı. 

Önceki kitabın kahramanı, dahi polisimiz David Gurney elini ayağını bu işlerden çekmiş, karısı Madeleine ile güzel bir çiftlik evi almış ve günlük çiftlik işleri ile kendini oyalamaya çalışıyor. Tabii böyle bir beynin rahat durması pek mümkün olmuyor. Eski bir polis arkadaşının ricası ile bir davada danışman oluyor. Nispeten risksiz, sakin ve birkaç gününü alacak bu görev esnasında bir araya getirdiği ipuçları onu çok tehlikeli bir çeteye kadar götürüyor. Gerisi olaylar... olaylar...

Daha önce demişimdir, yineleyeyim... Bu tarzı sevenlerin okuması gereken bir yazar. 





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu