Ana içeriğe atla

Bir Puzzle Hikayesinin Daha Sonuna Geldik :)


Kime niyet, kime kısmet derler ya, bu puzzle' ı almam tam da öyle bir hikaye. Arkadaşım kendine puzzle bakarken bana da sormuştu, ben de Streets of New Orleans' ı çok beğenmiştim. Ama hanfendiyi 1500 parça kesmedi tabii, eee 4000 parçalık puzzle yapmış kendisi, keser mi. :) Ona daha fazla parçalı puzzlelar baktık ama benim aklıma düştü bir kere bu puzzle. Streets of New Orleans...

Sonra onun ev tadilatı vs. derken puzzle işi yattı ama bir baktık ki bana bu puzzle'ı almışız da parçalarını ayırıyoruz bile. :))) 


Aslında Steve Hanks yapımı orjinal Streets of New Orleans tablosu daha büyük ve çok daha güzel. Gördüğünüz gibi özellikle sağda elinde fincan tutan teyze tabloyu şahane yapıyor. Ama gelin görün ki, Educa bu tablonun sadece "bir kısmını" puzzle yapmış. Üşenmedim sarı ile işaretledim. Farkettiğiniz gibi güzelim tablonun derinlik katan bir çok unsuru alınmamış puzzle'a. Hani 3000 parça yapıp tamamını yapsaymış nefis bir puzzle olurmuş. Ama bir şey diyemem tabii, koskoca puzzle şirketi. Vardır bi bildiği. Yine de özellikle o teyze içime oturdu söyleyeyim. 

Bu kez işin profesyonellerinden aldığım yöntemlerle daha ince çalıştım. Parçaları sadece renklerine göre ayırmakla kalmadım, dişi ve erkek parçaları da ayırdım birbirinden. Veee tüm parçaları beyaz bir karton üzerinde tek tek dizdim ki taraması kolay olsun. Bu dizme işi göze korkutucu gelebilir, üşenebilirsiniz ama tavsiyem şudur ki inanılmaz kolaylaştırıyor işleri. Üşenmeyin dizin.


Sonrası çorap söküğü gibi geldi işte yaklaşık 10 günde eğlenerek ve puzzle raconuna uygun şekilde stresini yaşayarak yaptım puzzle'ı. Bir şeyi daha farkettim ki puzzle'ı bir an önce bitirmek istememin altında yatan neden kesinlikle ve kesinlikle tabloyu bütün olarak görmek değil, "eksik parça var mı?" obsesifliği. Ben bir başağım. Kusura bakmayın :)


Önemli bir not:  Şimdiye kadar iki farklı puzzle yapıştırıcısı denemiştim. Art Puzzle ve Polisan. İkisi de hafif şeffaf renkte idi. Polisan'dan çok memnundum. Bu kez puzzle Educa diye yapıştırıcıyı da Educa aldım. Educa bildiğin süt beyazı bir yapıştırıcı. İki hafta uğraştığım emeğimin üzerine o süt beyazı sıvıyı boca ederken "ya izler kalırsa?" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bir yandan da "koskoca Educa olur mu öyle şey?" diyorum. Ama sonra "acaba yapıştırıcı mı bozuktu, tarihi mi geçmiş?" gibi nerede gereksiz soru varsa yüklüyorum beynime. Ama hiç sorun yok. O süt beyazı kuruyunca tamamen geçiyor. Rahatlıkla boca edebilirsiniz. Ben de o süre içinde kendime yaşattığım gereksiz stresle kaldım. Şimdi hakkıyla bir çerçeve yaptırmak lazım bu puzzle' a.  :))



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu