Ana içeriğe atla

Dickens ve Şirinler...


Yeni bir kitaba başlamış olmanın verdiği heyecanı yaşıyorum. Hem de daha ilk sayfalarında öykünün içine çeken bir kitap. Bazı şeyleri okumakta geciktiğime hayıflanıyorum bazen. Sonra düşünüyorum da hakkını verecek bilinç ve birikim gerekiyordu belki. Belki lise yıllarında bu klasiği okusam hakkını veremeyecektim. Böyle düşündüğümden midir bilinmez (kesin ondan) geriye dönüp lise yıllarında okuduğum kitapları yeniden okumak istiyorum. Artık 'aaa ben bu kitabı okumuştum' demek istemiyorum, 'aaa ben bu kitabı okudum, şu bölüm çok güzeldi' demek istiyorum. Derdimi tam anlatamadım değil mi? Neyse işte, aldım sütlü kahvemi, %70 yoğunlukta bitter çikolatamı ve kitabımı, şu saatlerin tadını çıkaracağım


Bu arada süslü şirin de kendine dikkat etse iyi olacak. Aynaya bakmaktan yaklaşan tehlikeyi farketmiyor :(((



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu