Ana içeriğe atla

Bol Bol Nostalji


Hafta sonu bol bol nostalji yaşadık. Cumartesi akşamı eski F1 pilotları Niki Lauda ve James Hunt'un hayat hikayesini anlatan filmle başladı bu süreç. Rush, yeni bir film ancak anlattığı dönem itibari ile yoğun nostalji yaşadık. Giyimler, saçlar, müzikler... 1970'lerin trendlerini izledik. Film hem konu hem de görsellik olarak muhteşemdi.


Ertesi gün Hamamönü'ndeki Yeşilçam Kafe'de kahvaltı yaptık. Bu mekan da hem ekonomik kahvaltısı hem de konsepti ile çok hoşuma gidiyor. Duvarlarda eski Türk Filmi afişleri, nostaljik aksesuarlar ve eski müzikler ile oldukça keyifli bir mekan. Haziran'a rağmen havaların ısınmaması ve yağan yağmur da keyfimizi kaçırmadı. Oldukça güzel vakit geçirdik.





Sonrasında da oraya yakın olan Cebeci Halk Pazarı'na gittik. Amacımız plak almaktı. Zira artık piyasada bulunmayan plakları zulasında saklayan bir amca keşfettik. Haliyle biraz tuzlu fiyatları var ama bu işe meraklıysanız buraya uğramalısınız. Pazarda sadece plak satılmıyor aslında daha çok hurdacılarda bulunan ıvır zıvır malzemeler var. Eski bir çarık, saatler, bıçak, kasetçalarlı TV ve aklınıza gelemeyecek bir sürü eşyayı bulabileceğiniz bir yer Cebeci Halk Pazarı. Orada tüm pazara bir Müzeyyen Senar'dan Fikrimin İnce Gülü'nü dinlettik ki, muhteşemdi :))








Böyle nostalji dolu bir hafta sonu geçirdim. Beynimde filmden görüntüler. Kulağımda Müzeyyen Senar' ın sesi...







Yorumlar

  1. Nostalji dolu bir haftasonu olmuş ne güzel :)
    Cafeye bayıldım gerçekten çok hoş ve farklı bir yermiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten sevimli ve abartısız bir yer. Yolunuz düşerse kesinlikle tavsiye ederim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu