Ana içeriğe atla

Doktor Faustus


Geçenlerde Tarkovski'nin kitabını okurken çokça Thomas Mann göndermesine denk geldim. Zaten çok merak ettiğim ama bir türlü cesaret edip okumaya başlayamadığım bir yazardı Thomas Mann. Ben de bir kitabına başladım. Doktor Faustus....

İlk gözlemim şudur ki bu muhteşem yazar inanılmaz detaycı. Öyle güzel betimliyor ki zamandan mekandan bağımsız olarak kendinizi orada hissediyorsunuz.  Konu bir klasik müzik yazarının muhteşem yeteneği ve sonrasında yenik düştüğü egosu ve yalnızlığı aslında. Ancak aynı zamanda I. ve II. Dünya savaşlarına paralel olaylar örgüsü ile harmanlanınca çok yoğun bir kitap olmuş. Hatta işin içine fantastik öğeler bile giriyor. Tabii ki yazarın usta metaforları ile. 




Klasik müzik bilgim olmadığı için kitabin yarısı havada kaldı diyebilirim. Çünkü adam yazıyorsa hakkını veriyor. Ayrıca cümleler zor ve büyük dikkat gerektiriyor. Yine olay örgüsü de aynı şekilde karışık. O nedenle çerezlik bir kitap değil. Emek istiyor...

Kitap ile ilgili en çok hoşuma giden şey ise bir insanın hırsı ve egosu ile yalnızlaşmasının, bir ülkenin hırsı ve egosu ile yalnızlaşması ile paralel bir şekilde anlatılması. Nefisti...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu