Ana içeriğe atla

Wicked


Bu kitabı da okudum ya Oz Büyücüsü alemine tamamen hakimim artık. Gregory Maguire bize Oz Büyücüsü diyarındaki kötü cadının açısından anlatıyor olayları. Elphaba'nın doğuştan farklı olması, farklılığından kaynaklanan izole bir hayat sürmesi, inanç eksikliği ve bunun gibi birçok etken sonucunda "Batının Kötü Cadısı" na evrilmesini okuyoruz.

İngilizcesi çok ağır olduğu için yarısını anlamadım diyebilirim ama genel olarak konuyu anladım. Böyle bir kitaba gerek var mıydı ?.. Bence yoktu. Tutarlı bir hikaye gibi gelmedi bana ama yine de pratik açısından bitirmem iyi oldu. Oz diyarı daha masalsıydı. Bu kitap işin içine siyaset katarak biraz büyülü havayı bozmuş. Yeni bir yorum getirmiş ama ben beğenmedim. Gerçi dünyaca ünlü bir müzikal bu kitaptan esinlenerek yapılmış. Yakında galiba Bununla ilgili bir film de geliyor belki izlerim. Diyara girdik bir kere, sarı tuğlalı yoldan devam ;)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu