Ana içeriğe atla

Dubai Günleri - Old Dubai



Dubai'nin en kimlikli, kişilikli yeriydi Old Dubai (Creek diye de geçiyor). Adı üstünde şehrin ilk kurulduğu yer burası. Yerel halkının olduğu, bizim Ankara Ulus ya da İstanbul Eminönü gibi bir yer. Buranın büyük bir kapalıçarşısı, kuyumcuların olduğu özel bir bölgesi ve nehri var. Geleneksel tekneleri olan "Abra" larla bu nehirde tur atabilirsiniz. Maalesef biz gece gittik. Gündüz de burayı görmek isterdim açıkçası. 

Satıcılar tam bir efsane. "Altın var, elmas var" diye bağırıyorlar. Ayrıca şal satan amcalara dikkat etmek gerek. Şalı bir halat gibi kullanıp, boynunuza dolamak suretiyle sizi avlayabilirler. Ürünlerde sağlam pazarlık yapın, 200 tl ile başlayıp 80 - 90 tl ye ( dirhem yaklaşık 1 tl o yüzden tl diyorum sürekli) alabilirsiniz. 

Karışık bir yer olduğu için yemek yenecek yerleri de öyle. Hint yemekleri ve Afgan yemekleri var. Biz açlıktan artık sürünmeye başlamıştık ki kendimizi efsane konsepti olan (!!??) bir Afgan lokantasına zor attık. 



Evet burası bir Afgan Lokantası. Konsepti bir kenara bırakırsak yemekleri güzeldi. Kuzu biryani yedim ben. Buralarda meşhur bir şey biryani. Her türlüsü var...






 Şehir Merkezinin aksine burada farklı camiler bulabildim. 


Şunu takan ablaya saygılarımı sunuyorum...



Karanlık olunca fotoğraflarda iyi çıkmıyor ama çok güzel bir akşam manzarası vardı Old Dubai'nin. Hafif esinti, ışıklar, su, esnafın koşturmacası... Gökdelenlere tercih ederim :)










Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu