Ana içeriğe atla

Zor Çayı...



Kendime zorla hediyeler aldırma gibi bir huyum var sanırım. Son gittiğimiz kitap fuarında evet belki kitap alamadık ama LeMan' ın standında bu tepsiyi görür görmez arkadaşımın kolunu çekiştirdim..."Bundan istiyorum". Bununla misafirlerime çay servisi yapmak pek eğlenceli olacak..:)

Doğuda "zor çayı" diye bir kavram vardır. Malum orada havalar genelde soğuk olur. Çay, sudan da öncelikli bir içecektir. Nereye giderseniz gidin sorulmadan, kıtlama şekeri ve bir dilim limon eşliğinde çay gelir. Siz dur diyene kadar da gelmeye devam eder. Veee....asıl burası önemli, siz dur dedikten sonra da gelir. Misafirperverliğin göstergesi olarak aşırı ısrar ile bir bardak daha içersiniz. İşte biz ona "zor çayı" deriz. Bu tepsiye bakınca aklıma geliverdi birden. Zira  amcadaki ifade şu: "o çay ya içilecek, ya içilecek"...





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu