Ana içeriğe atla

Ofisimisss...


İnsan yaşadığı ve çalıştığı yere iyi bakmalı. İçini açacak, mutlu edecek ayrıntılar koymalı ki orada "yaşanmışlık" olsun. Biz de ofisimizi ilk günden beri sürekli bir güzelleştirme çabasındayız. Özellikle iş arkadaşım bu konuda benden daha hevesli. Şu ara saksı saksı çiçek sevdasındayız...

Limonlarımız maşallah canavar gibi. Bu fotoğraf yaklaşık bir yıl önce çekilmişti, şimdi çok daha uzunlar. 
Odunsu gövdelerini oluşturmaya başladılar. Ofisin içinde yakında minik ağaçlarımız olacak :)

Menekşemiz, en yeni üyemiz. Daha çok yeni. Önünde nice yıllar nice çiçekler olur umarım.  

Büyük saksı Yeni Gine çiçeği. Postun ilk fotoğrafı olan o büyük pembe çiçekler de buna aitti. 
Ama şimdi çiçeklerini döktü. Yenilerini bekliyoruz. Minik saksımız ise lavanta. 
Onu da yeni ektik sayılır. Çıkmasını bekliyoruz.  


Bir de bizim ilk göz ağrımız orkidelerimiz var. Şimdilik bir kere açtı,
 onun dışında yeni dal vermedi. Her yolu deniyoruz, umutluyuz...


Bunlara ilaveten kışın vazgeçilmezi sümbüllerimiz var. Şimdi mevsimi geçti, seneye olacak inşallah. Bir de küpe çiçeğimiz vardı ama dadanan minik sineklerle baş edemedik. Sizin anlayacağınız her yolu, her çeşidi deniyoruz :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu