Ana içeriğe atla

The Art Institute of Chicago


Veee gelelim Chicago'nun son ve bence en önemli postuna. The Art Institute of Chicago... Hayal bile edemeyeceğim kadar büyük ve zengin bir müzeymiş. Yani oraya bir çadır kursam bir hafta boyunca gezsem anca bitirirdim sanırım. Böyle olunca biz yarım günde sadece modern sanatlar kısmını gezebildik. Onu bile tam gezemedik. Gitmeden bir hafta önce okuduğum kitaptaki eserleri bizzat görmek çok güzeldi. Çok güzel vakit geçirdim. 

Şimdi normalde Ankara'da gezdiğim bir sergi için bile bir sürü fotoğraf çeken ben orada sanırım onlarca fotoğraf çektim. Ancak 20 fotoya düşürebildim :)))



Pierre- Auguste Renoir  " Alfred Sisley" 1876


Edouard Manet "Portrait of a Woman with a Black Fichu" 1878


Gustave Caillebottle "Paris Street; Rainy Day" 1877


Jules Joseph Lefebvre " Odalisque" 1874


Rembrandt van Rijn "Self-Portrait" 1638


Georges Seurat "Sunday Afternoon on the Island of La Grande Jatte" 1884-1886


Vincent Van Gogh "The Bedroom" 1889


Vincent Van Gogh "Self Portrait" 1887


Ludwig Meidner "Max Herrmann Neisse" 1913


Georg Scholz "Small Town by Day" 1923


Max Beckmann "Self-Portrait" 1937


Angel Planells "Midday Sorrow" 1932


Joan Miro "Personages with Star" 1933


Alberto Giacometti "Diego Seated in the Studio" 1950


Amedeo Modigliani "Jacques and Berthe Lipchitz" 1916


Pablo Picasso "The Red Armchair" 1931


Henri Matisse "Interior at Nice" 1921


Rene Magritte  "On the Threshold of Liberty" 1937


Salvador Dali "Inventions of the Monsters" 1937








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu