Ana içeriğe atla

Hoplayıver Çekirge...#2

Bazen düşünüyorum da, hazır bu kadar doğa ile iç içe bir yerde çalışıyoruz, genetiği menetiği bırakıp belgesel mi çeksek? Doğanın değişimlerini bire bir gözlemleyebileceğimiz bir alan var ayağımızın altında. Camın önüne uzun süre kayıt yapabilen bir kamera koyup bir kaç hafta çekim yapsak, sonra onu hızlandırıp size servis etsek, bayılırsınız valla. Kışın yok olan bitki örtüsünün, baharın gelmesi ile tekrar belirmesini yavaş da olsa gözlemliyoruz ve  insanı mutlu ediyor bu değişim (Bir müddet sonra o alanın karla kaplı halini özleyeceğiz. Nankör insanoğlu işte...!!!). Tabi doğa ile iç içe olunca börtü böcek de oluyor haliyle. Bir kaç gün önceye kadar favorimiz salyangozlardı. Şimdilerde hafif hafif kelebekler çıkmaya başladı. Ama bir davetsiz misafir vardı ki bugün, elimin dibine kadar geldi. Adeta "Abla beni de çek, abla" der gibiydi. Dayanamadım çektim ben de. Bir de poz veriyor ki görmelisiniz :)

 Bu fotoğrafta, sırt çizgilerini gösterecek diye şekilden şekile girdi. Pek kaprisli...


 Burada da söylenip durdu "umarım ışık selülitlerimi göstermiyordur" diye  :)

"Kamuflaj nasıl yapılır?" dersimizi de aldık  :)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu