Ana içeriğe atla

Kaktüs...

Annemin teee Antalya' lardan getirdiği kaktüsleri tek tek minik saksılarına ektik (Evet biliyorum Ankara'da da kaktüs var...). Görsel olarak çok sevimli bulmayanlar var ama ben hoş göründüğünü düşünüyorum kaktüslerin. Ama sevmemin en önemli nedeni sanırım bir nevi sadık çiçek olmaları. Biliyorum çiçek yetiştirmek ilgi ister ama ben çok nazlı çiçekleri sevmiyorum. Yetiştirmeyi beceremez de, solmalarına neden olursam moralim bozuluyor. Ama kaktüs öyle mi? Az su, az alan, az naz. Gerçi kaktüs bana biraz yabani hayvanları hatırlatıyor. Hani ormanlarda özgür özgür gezen hayvanları kafese koyarsanız özelliği pek kalmaz ya, sanki kaktüs de çöllerde, geniş alanlarda başka güzel. Ama evime henüz çöl taşıyamıyorum :) kendisine biraz da ilgisizmişim gibi davranırsam, belki doğal evini aramaz... Kaktüse işkence edermişim sırf onun iyiliği için... :) evet henüz uyanamadım ...Neyse işte, kaktüslerimi seviyorum...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu