Ana içeriğe atla

Oluruna bırak...



Evhamlı bir yapım var (dı) aslında. Düşün, düşün, düşün, düşünmediğin zamanlarda biraz daha düşün. İç sesim "Nereye kadar?" bile demezdi. Yani bir dış sese ihtiyacım olurdu her zaman. Bir de tabi ki o dış sesi dinleyecek algıya. Ama insan değişebiliyor. İsterse oluyor. Şimdilerde kendi adıma yaptığım en faydalı şey bu. Her şeyi oluruna bıraktım. Bırakmaya çalışıyorum. Bırakacağım. Geldik şu yaşa, hayat hala bize "olacaksa olacak" kavramını öğretememişse atalım kendimizi en yakın köprüden (İç kesimlerde yaşayanlar binaları kullanabilir). İnan ya da inanma, olacaksa oluyor. "Olsun, olsun" demek nafile, "olmayacak" demek nafile, "keşke olsa" demek nafile. O şey her ne ise, olacaksa oluyor.

Bu demek değil tabi ki, çayırlara salalım kendimizi. Bir şeyleri yapmak, elimizden geleni yapmak, en önemlisi de umudumuzu ve pozitif bakış açımızı taze tutmak gerekiyor (evet bunları ben diyorum). Ama sanırım takıntı haline getirmek, kuruntu yapmak ve panik yapmak sadece bizden çalıyor. Zamanımızdan, sağlığımızdan.

Doğru olanı görmek yetmiyor. Harekete geçip onu yapmak asıl önemli olan. Denemek. Başaramazsak yine deneyecek güce, güvene ve umuda sahip olmak. Bunu yapmak tabi ki kolay değil ama, yapmaya çalışmak bile sizi iyi hissetiriyor. Yaşamak, bir açıdan deneme yanılma demek değil mi? (Çok pis edebiyat yaparım biri klavyeyi alsın elimden). 

Bir insanın kendisini değiştirmesi kolay değil. Hemen olmaz ama benim listemde "oluruna bırak" maddesinin karşısına "halledildi" yazmam gerek. Yazacağım, Yazmam lazım, uffff.......bir dakka ya daha iki dakika önce ne dedik biz? Olacaksa, olacak. :)

Şimdi böyle cümleler yazıyorsun da, o fotoğrafın bu yazılarla ne ilgisi var diyeceksiniz. Upss demeyecek miydiniz yoksa? Haydaaa, yine kuruntu mu yaptım ben? Neyse canım dedik ya zamanla =) Bu fotoğrafı görmeden çektim. Ekranıma güneş vuruyordu ve neyi çektiğime dair en ufak bir fikrim yoktu. Rastgele, öylesine. Güzel olmuşsa olmuştur diyerek. Bak işte oluruna bıraktım ve bence çok güzel bir kare yakaladım :) "Oluruna Bırak" mantığını böylesi konularda uygulamak kolay tabi ki, önemli olan hayata uyarlamak aslında bu rahatlığı. Hayat aslında kolay da, biz miyiz zorlaştıran ? Neyse ya. (Yazar burada konudan çıkmaya başladığını farkeder ve çenesini kapatır).




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu