Ana içeriğe atla

Bin Parçaya Bölündüm...:)



Yaklaşık 10 gündür sabırsızlıkla beklettiğim sevgili puzzle' ma hafta sonu başladım. Uzun zamandır puzzle yapmadığım için tempoyu yakalamam biraz zaman aldı. Parçaları renklerine göre ayrıldım ve çerçeve parçaları ile başladım işe. Çerçevesini tamamladım. Bir puzzle'n çerçevesi bitmişse işin yarısı bitmiştir derler ya, hurafe o laf. İnanmayın. Yok öyle bir şey, zira çerçeve 1 saatte bitti ama tüm hafta sonu boş kaldıkça yapmama rağmen sadece % 30 luk bir kısmı bitirebildim. Sindire sindire gidiyoruz. Fil gibi...ağır ve sakin :)

 Üç silahşörler...


 Yapamayacağım ben bunu diye efkarlanıp kendimi içkiye vurdum  :) :p


 Sonra "hayır kızım sen bunu başarabilirsin" diyerek aldım kahvemi ve başladım çerçeveye...


İlerleme kaydettim mi ne?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu