Ana içeriğe atla

Hatıra Defteri...


Eskiden tüm hislerini, seni hislendiren şeyleri bir yerlere kaydetme olanağın yoktu. Sosyal Medyalar, bilgisayarlar, telefonlar...Hiçbir şey yoktu. Sadece bir kağıt bir kalemdi elinde olan. Mektuplara ve defterlere kaydetmeliydin tüm anılarını, hislerini, fotoğraflarını ve babam bunu iyi değerlendirmişti. Askere gittiğinde anneme olan aşkını dile getirdiği, kendince çizip süslediği, romantik şarkılar yazıp, o zamanın ünlülerinin fotoğraflarını yapıştırdığı bir defter yapmıştı kendine. Çocukluğumdan hatırlıyorum o defteri. Ara sıra bakar dizi karakterleri gibi annem ve babamın o günlerini hayal etmeye çalışırdım.

Yılbaşı tatilinde ailemle bol bol nostalji yapma fırsatı bulmuştuk. Eski fotoğraflar, defterler, hatıra eşyalar... Hepsi çekmeceden çıkarıldı, hepsine ait anılar anlatıldı, hatırlandı, hatırlanamadı. Zamanın nasıl da hızlı akıp gittiğini kuşak farkı gözetmeksizin anladık yine, yeniden. İşte o muhabbet sırasında söz konusu defter elime bir kez daha geçti. Biraz da günlük mantığı ile tuttuğumdan bu bloğu, benim kayıtlarıma da geçsin istedim. Zamanında böyle duygular, böyle defterler varmış...

O zamanların ünlü isimlerinden Gönül Akkor...


Babam çizime de meraklıymış :)



Zamane kartpostalları :)


Nostalji diyeceğiz de Esengül olmayacak...pehhh


Bu cüzdanı görünce bizimkilere "neden güzel koruyamadınız, bunun cildi nerede?" diye kızdım. Meğer o zamanlar aynen bu şekilde veriliyormuş Evlenme Cüzdanları.


Tabii ki de Neşe Karaböcek... :)

Ve son olarak...





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu