Ana içeriğe atla

Kumbaram...


Geçenlerde cüzdanıma bir mektup yazmıştım, hatırlıyor musunuz? İşte o gün bugündür aramız biraz açık. Bir kaç kere gönlünü almaya çalıştım ama yok, olmuyor, olmuuuyorrr istesem de...Cüzdan dolmuuyyorr beklesem de :) Peki ben ne yaptım? Sinecek değilim herhalde. Rekabeti kızıştırdım. Gittim kendime bir kumbara aldım (biliyorum insanlar bu yaşlarda çocukluklarından kalma kumbaraları açarlar, yenisini almazlar). Aslında itiraf etmeliyim ki böyle bir şey aklımda yoktu. Market alışverişim sırasında plastik bardakların arasında alakasız bir şekilde bir kumbara gördüm. Belli ki biri almış, vazgeçmiş ve rastgele bir yere koymuş. Aksi ihtimali düşünmüyorum zaten (yani plastik bardaklarla kumbarayı aynı rafa koyacak mantığa sahip bir market görevlisinin olduğunu). Bunu bir işaret olarak görüp alıverdim kumbarayı (Kendime bir not: Sağlam psikolojilerde alışverişe çık!) Neyse sonuçta cüzdanımın bir rakibi var artık. Biraz burnu sürtsün...HIH. Bakalım en kısa sürede hangisi ekonomime yardımda bulunacak. Güzel maç olsun, iyi olan kazansın (ki bu her durumda ben olacağım kih kih).




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu