Ana içeriğe atla

Different Seasons (Kuşku Mevsimi)



Yıllar önce TRT2' de bir filme denk gelmiştim. Başını kaçırmıştım ama o zamanlar "başını kaçırdığım filmleri izlememe" hastalığına henüz tutulmadığım için izlemeyi sürdürmüştüm. Film, bir adamın hapishanedeki maceralarını anlatıyordu. "Ben bu filmi biliyorum" demiştim içimden. "Hayır hayır, ben bu öyküyü biliyorum tabi ya bu Rita Hayworth' u seven Adam" çığlığı yükselmişti içimden sevinçle çünkü öyküye bayılmıştım. Evet ülkemizde Esaretin Bedeli adı ile gösterilen mükemmel filmden bahsediyorum. Yani The Shawshank Redemption' dan. İşte ben bu filmi izlemeden önce öyküsünü okumuş şanslı insanlardandım. Şimdi size o öykünün içinde bulunduğu kitabı, bir Stephen King şahaseri olan Kuşku Mevsimi' ni biraz anlatacağım. Bu da tarihe kayıt düşülsün zira kitap artık basılmıyor. Sahaflarda belki bulabilirsiniz.



Orjinal adı Different Seasons olan Kuşku Mevsimi ilk kez 1983' te ülkemizde basılmış. İlk basımlarının içinde birbirinden güzel dört öykü var. Daha sonra "The Body" çıkarılarak ayrı bir kitap olarak basılmış. Kuşku Mevsimi ise diğer üç öykü ile basılmaya devam etmiş. Benim okuduğum basımı, dört öyküyü de barındırıyordu.

Kitabın konseptine göre Stephen King, öykülerin havasını ve psikolojisini mevsimlere benzetmiş. Bu nedenle kitaba Different Seasons demiş ve öyküleri de aşağıdaki gibi sınıflandırmış. Orjinal halleriyle yazmakta fayda var. Çeviri polemiği olmasın :)
  • Rita Hayworth and the Shawshank Redemption (Hope Spring Eternal)
  • Apt Pupil (Summer of Corruption)
  • The Body (Fall From Innocence)
  • The Breathing Method (A Winter's Tale)
Kitaptaki öykülerden iki tanesi yani The Body ve Apt Pupil  nispeten uzun, roman denilecek türden öyküler. Diğerleri yani The Breathing Method ve Rita Hayworth and the Shawshank Redemption kısa öykü olarak geçiyor. Ben kurban olurum böyle kısa öyküye :) 

Bu öykülerden üç tanesi sinemaya uyarlanmış. Zaten bir Stephen King klasiğidir. Bir çok romanı sinemaya uyarlanmıştır. Sinema tarihi için unutulmaz bir insandır. "Misery", "The Green Mile" en iyi uyarlamalardan örnekler. Ama benim hayal kırıklığına uğradığım uyarlamaları da yok değil (bkz. Dreamcatcher).  Neyse biz Kuşku Mevsimi'nin öykülerine dönelim ve sırası ile inceleyelim.

Apt Pupil (Yetenekli Öğrenci)
 

Kitabın giriş öyküsü buydu ve ben bu öykü sayesinde kitaba bağlanmıştım. Yani aslında şahsi fikrim bu öykünün diğer öykülerden çok daha başarılı olduğu. Kimliğini gizleyerek yaşayan, nazi emeklisi ihtiyar bir adamın, kimliğini deşifre eden genç bir öğrenci ile girdiği psikolojik savaşı anlatıyor öykü. Ama ifadeler ve psikolojik tanımlamaları harika. Bu zaten Stephen King' in tarzı. Cümleleri çok edebi olmayabilir ama çok gerçekçi ve yalın. O yüzden bize fantastik objeleri bu kadar kolaylıkla sevdirebiliyor. Neyse öyküye dönelim. Öykü aynı zamanda ciddi bir gerilimi de barındırıyor. Psikolojik olarak kazanan taraf sürekli değişiyor. Satranç gibi, bir hamle diğer hamleyi geçici olarak etkisiz bırakıyor sonra cevabı geliyor. Yaşlı adam ile genç öğrencinin kafasının içine giriyor, öyküye sürekli taraf değiştirerek bakıyorsunuz. Şahane bir şey yani. Film uyarlaması için de aynı şeyi söylemek isterdim ama maalesef öykünün yanında çok sönük kalmış. Yine "Apt Pupil" ismi ile 1998' de sinemaya uyarlanmış filmin kadrosu oldukça iyi olsa da film başarısız.Yani eğer bu öyküyü merak edip, önce filmini izleyeyim diyorsanız, sakın yapmayın. Hiç izlenmeyecek bir film değil ama kesinlikle öykünün etkileyiciliğini yansıtmamış.

Rita Hayworth and the Shawshank Redemption (Rita Hayworth' u Seven Adam)


Ülkemizde Esaretin Bedeli ismi ile gösterilen 1994 yapımı  "The Shawsank Redemption"' un ilham kaynağı olan öykü kitapta "Rita Hayworth' u seven adam" olarak türkçeleştirilmiş. Öyküde, hapishaneye düşen bir adamın, yıllar süren dahiyane kaçış planını sabırla işlemesi ve bu süreç içinde başından geçen olaylar anlatılıyor. Ama Stephen King farklı ile. Mükemmel zeka oyunları, insancıl diyaloglar ve farklı bakış açısı. O zaman kitabı okurken kesinlikle bunun filmi yapılmalı demiştim:) Yapıldı. Hem de öyle böyle değil, tüm zamanların en çok sevilenlerinden oldu film. Öyküsü çok iyidi ve film kitabın gerçekten çok çok başarılı bir uyarlamasıydı. Başarısız olması mümkün değildi. Film hakkında bilgileri IMDb' den okuyunca, filmin yönetmeni Frank Darabont' un, Stephen King ile çok yakın arkadaş olduklarını ve Stephen King' in öykünün haklarını sadece 1 dolara sattığını öğrendim :) Film hakkında ilerde geniş bir yazı yazacağım ama haddim mi bilmem :)

The Body (Ceset)

              

"Stand by me" ismi ile 1986 yılında sinemaya da uyarlanmış öyküde birbirleri ile çok yakın arkadaşlıkları olan dört çocuğun başından geçenler anlatılıyor. Çocuklardan yazmaya meraklı olanı, büyüyünce yazar olmuştur ve bir gün gazetede çocukluk arkadaşlarından birinin öldüğü haberini okur. Bunun üzerine geçmişe gidecek ve bu çocukların yaşadıkları maceraları, birbirleri için yaptıkları fedakarlıkları, dostluğun ve çocukluğun masum yönüyle anlatacaktır. Film uyarlaması da oldukça başarılı olan öykü, daha sonra kitaptan çıkarılacak ve ayrı bir kitap olarak basılacaktır. Hatta Stephen King bunun devamı niteliğinde "Rage" isimli bir öykü de yazmıştır.

The Breathing Method (Solunum Metodu)

İşte size komik bir durum. Çünkü bu öykü neyi anlatıyordu hiç hatırlamıyorum. Sonuncu öyküydü  ve ben bir öncekinin etkisinden çıkamadığım için tamamiyle yüzeysel okumuşum ki hiç bir şey hatırlamıyorum. Ama konu yarım kalmasın diye size bir yerlerden bulup yazacağım. Bu arada henüz film uyarlaması yok öykünün.

Ve buldum ve kendimden utandım (Kaynak). Nasıl hatırlamam ben bu öyküyü. İnanılmaz güzel bir konusu varmış ve ben artık hafızamın neresine attıysam bu öyküyü, konusunu okurken bile hatırlamadım. Zaten sahaf yolları görünüyordu. Kitabı bulursam (inşallah), hakkını vererek okuyacağım. Öykünün konusu şu;

Yaşlı bir adam, bir arkadaşının daveti üzerine bir erkekler kulübüne gider. Orada hayat tecrübelerini, anılarını anlatan bir grup yaşlı erkek vardır. Konuyu anlatan kahramanımız, bir doktorun kendilerine anlattığı öyküyü aktarıyor. Doktor, hamile bir kadının, trafik kazasında başının kopmasına rağmen, bedeninin hala canlı olduğunu farkediyor ve çocuğu doğurmak adına bedene farklı bir yöntem uyguluyor. Ve ben bu ilginç öyküyü hatırlamıyorum :(. Hep derim zaten "kötü kitap yoktur, uygun psikoloji vardır" :)


Yorumlar

  1. En az 4-5 kere okudugum bir kitap 1. Basım olan kuşku mevsimi ilk stephen king kitabımdı ve hala kitapkarini koleksiyon yaparim ne yazik ki 5 kitabı geri almayi unutarak kaybetmis olsamda ileride bütün kitaplarini toplayacagima inaniyarum ayrica solunum metodunun filmi kesinlikle cekilmeli tabii nasil yaparlar bilemem ama olmalı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de hala bu filmi yapmadıklarına şaşırıyorum :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu