Pasaklı Tanrıça...

Yirmiler Kızı' ndan sonra Sophie Kinsella' nın kitaplarını merak etmiştim. Pasaklı Tanrıça, bu merakla aldığım bir kitaptı. Yirmiler Kızı kadar etkilendiğimi söyleyemem ama kesinlikle şirin, sürükleyici bir kitap. Yirmiler Kızı' nda yazar eski dönemleri işin içine katarak romantizmi kuvvetlendirmişti. Pasaklı Tanrıça ise tamamen modern bir öykü. Sorunları da çözümleri de günümüze ait.
Kısaca öyküsü şöyle; Samantha, işkolik bir avukattır. Öyle ki ciddi anlamda başını kaşıyacak vakti yoktur. İşinde çok başarılıdır ve çalıştığı, Londra' nın en önemli bir avukatlık bürosuna ortak olmak üzeredir. Derken bir hata yapar ve bu hata onun hayatını geri dönülmez bir biçimde değiştirir. Şimdiye kadar avukatlıktan başka hiç bir iş yapmayan, kendi evinde omlet yapamayan, elektrik süpürgesinin nasıl kullanıldığını bile bilmeyen Samantha, büyük bir evde hizmetçi olmuştur. Artık onu bekleyen sözleşme dosyaları değil, dağ gibi ütüler, güzel akşam yemeği mönüleri ve parlatılacak gümüşlerdir...
Yeni hayatından mutlu olmaya başlaması Samantha' yı korkutmuştur. Nasıl mutlu olmasın ki? Artık güzel yemekler yapabiliyor, hafta sonlarını boş geçirebiliyordur. Üstelik evin bahçe işleri ile ilgilenen Nathaniel'e de sırılsıklam aşık ... :) Gerisi mi? Olaylar, olaylar....
Kitapta en hoşuma giden karakter, Nathaniel' in annesi Iris. Samantha' nın tam da ihtiyacı olan bir karakter. Yine ev sahipleri de çok tatlı karikatürize edilmiş. İki kısmı okurken çok eğlendim. Birincisi Samantha' nın ilk boş hafta sonunda ne yapacağını bilmemesiydi. Şimdiye kadar 7/24 çalışmaya alışmış birisine bomboş iki günü verirseniz nasıl bocalar, çok güzel anlatılmış. İkincisi de Nathaniel' ile yaptığı meyve toplama seansı.. :) Tamam bu kadar ipucu yeter.
Sizi edebi olarak tatmin etmeyebilir, hayatın sırrını da vermeyebilir ama kesinlikle okuması eğlenceli ve sürükleyici bir kitap. Arada bir ağır kitaplardan kafayı kaldırıp böyle şeyler de okumalı insan. Hafta sonu niyetine... :)
"Bütün cevapları bilmediğin için kendini cezalandırma. Kim olduğunu bilmek zorunda değilsin. Resmin tamamını görmek ya da nereye gittiğini bilmek durumunda değilsin. Bazen yalnızca bir sonraki adımın ne olacağını bilmek yeterlidir..."
Yorumlar
Yorum Gönder