Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çiçekler Açsın, Kuşlar Uçsun...

Her yerde çiçekler var artık. Her ne kadar hava bize hissettirmese de doğa bas bas bağırıyor "bahar geldiiii" diye. Ve ben nerede çiçekli bir ağaç görsem yüzümde gülümseme ile bakmaya devam ediyorum ve fotoğrafını çekiyorum.:p

Bir Müze, Bir Kale :)

Hafta sonu, gayet plansız bir şekilde dışarı çıkıp, bir iki mağaza sonrasında kendimizi müzeye giderken bulduk. Hedef Etnografya müzesi idi ancak bulunduğumuz yere Anadolu Medeniyetleri Müzesi daha yakın olduğu için Etnografya'yı başka bir güne erteleyip Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin yolunu tuttuk.  Uzun yıllardır Ankara'da olmama rağmen ilk kez gitmenin hafif bir utancı vardı bende :)) Ama müzeyi çok beğendim. İçindekilere tek tek zaman ayırmaya kalksanız günlerce gezmeniz gerekebilir. Tarihe ilgi duyan herkesin kesinlikle görmesi gereken bir müze. Tabii ortam hafif loş olduğu için çoğu fotoğrafım güme gitti. Elimde kalanlardan ufak bir demet :)  Çok eski zamanlardan, yontma taş zamanlarından tutun da Çatalhöyük'e,  Bizans dönemine ait birçok eser bulunuyor müzede.   Zamanının anlaşma metniymiş bu tablet  O zamanlar da tıpkı şimdiki gibi insanoğlu altına ve süse meraklı imiş... Hangi zamanlar demeyin dönem dönem her zaman aslında.

Güzel Günler Göreceğiz, Güneşli Günler...

Mart bahar ayıdır normalde di mi? Cemrelerin düşmediği yer kalmamıştır, ağaçlar da inatla güvenip çiçek açmaya başlarlar... Öğrenemediler bir türlü Mart ayına güvenememeyi. Ben öğrendim :)) Bana göre mart bitmeden bahar gelmez, gelemez...Netekim haklı da çıktım. Dün kar vardı. Yarın da olacak diyorlar, Ama bugün, güneş tutulması adeta rol çaldı ve bulutlar hafif dağıldı. Hem "köşedeki ağaç" ımıza gidip bu havaya rağmen inatla açan cesur çiçeklerin fotoğrafını çektik, hem de tutulmayı izlemeye çalıştık :))

Günaydın :)))

Doğuya bakmasa da ofisimiz, bir yolunu bulup geliyor güneş, "günaydın" diyor. Bu sabah karşı binanın camından yansıma tekniğini kullanmış :))

Şeytanı Uyandırma!!!

Vee son John Verdon kitabım da bitti. Aslında uzun zaman önce bitmişti ama yazmak bugüneymiş :)) Sanırım sadece Peter Pan Ölmeli kaldı, okumadığım John Verdon kitabı olarak. Onu da en kısa sürede okuyacağıma eminim çünkü kayboluyorum böylesi kitapların içinde. Polisiyeleri seviyorum... Söylemiş miydim :))  Bir kere daha hatırlamak gerekirse ben bu adamın hem kurgu tarzını hem de detayları anlatmasını çok seviyorum. Karakterler daha kolay canlanıyor gözünüzde, mekanlar hatta nesneler. Sonrası bir filmin içine girmişsiniz gibi ilerliyor. Dedektifçilik oynuyor, her ayrıntıyı kafanıza yazmaya çalışıyorsunuz. Her karakter potansiyel şüpheliniz oluyor, sonra şüpheli sayısını yavaş yavaş azaltıyorsunuz. İşin güzel tarafı da tam "buldummm" derken yanıldığınızı anlıyorsunuz. Üstelik sadece katilde değil, olayda da yanılıyorsunuz. Çünkü aslında John Verdon kitaplarında asla olay göründüğü gibi olmuyor.  Bu kez kahramanımız Dave Gurney, hem bir önceki macerasının yara

Macbeth...

O ne güzel bir oyundur, o ne güzel bir İpek Çeken performansıdır öyleeeee.... Pekala çok sağlıklı bir giriş cümlesi olmadı farkındayım ama üzerinden günler geçmesine rağmen hala etkisindeyim. Nefis bir oyundu, nefis nefis... Geçen çarşamba gittik oyuna ama anca yazabiliyorum. Fazla da bir şey yazamıyorum aslında kesinlikle gidilmesi, izlenmesi gerekiyor.  Ayrıca içinde öyle güzel cümleler geçiyor ki (Eeee haliyle...) , kitabını da alacağım en kısa sürede (Macbeth okumayan nesle aşina değiliz).   Oyuna gelince, makyaj, kostümler, kullanılan efektler, ışık, müzikler... Her şeyi ile nefis bir oyundu. Bu sezon çok oyuna gidemedik, ya aksilik oldu, ya da oyunları beğenmedik ama Macbeth sanırım bu açığı fazlası ile kapattı. Doyduk resmen tiyatroya.  Performanslarda İpek Çeken, Leydi Macbeth rolünde nefisti. Ama öyle böyle değil, harikaydı. Sinan Pekinton da Macbeth performansı ile İpek Çeken'e çok iyi eşlik etti. Özellikle ruh halindeki dalgalanmaları nef