Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Her Yıla Bir Süs #2021

  Bu yılın süsü hediye paketi :) Sürprizlerle gelsin 2021. 

Çok Beğenilince Devamını Çektik :)

Evde ahşap parçalarından yaptığım yılbaşı ağacı arkadaşlarımın çok hoşuna gitmişti. Çok beğenilince işyerime de yaptık :) 

Yılın İlk Karı ;)

Bu sene 24 Aralık Perşembe günü karlı bir sabaha uyandık. Senenin ilk karı. Havalar hiç normal ilerlemiyor. Ne kar ne yağmur yağdı adam akıllı. Senenin ilk karı da aksama kadar yok oldu gitti. Sadece cefasını çektik çünkü bir saat kadar yollarda nasıl kaymadan gidebiliriz diye çabaladık. Arabaya resmen gaz verdik "hadi kızım yaparsın sen" diye :)   Her koşulda gezegenimiz zor günler atlatıyor. Korkarım ki böyle giderse korona falan ikinci sorunumuz olacak. Susuz bir kış , zor bir yaz demek. Umarım geç de olsa yağış olur. 

Mesaj

Bir Öğretmenler Günü hatırası... Bir genetikçi olarak bence hocamıza bundan iyi mesaj veremezdik :)

Nasıl İstiyorsak Artık :)

2020'nin bitmesini nasıl istiyorsak artık, 1 Aralık'ta astık ağacımızı...

Yazdan Kalan Domatesler

Ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı. iyice tembelleştim Hani koşturmaktan zamanın mı yok deseniz hayır gezemiyoruz bile. Evde durmaktan başka bir şey yapmıyoruz. Ama enerjimizi de aldı gitti bu pandemi. Neyse güzel şeyler de biriktirdik... Mesela bu yaz kendi domatesimizi yetiştirdik :) yedik bile. Seneye daha erken başlayıp daha çok şey yapacağız umarım... 

Yoğun

  Şu aralar hiç çalışmadığım kadar çok çalışıyorum. Öyle ki son mesaimiz gece 03.30 da bitti. Mevsim de geçiyor ve bu yoğun tempoda nasıl geçtiğini gerçekten anlamıyorum...

Meğer Ne Kıymetliymiş...

Geçtiğimiz günlerde dogum günümü kutladık. Kutladık derken, insanlarla yakınlaşmadan, sarılmadan, pastayı bile üflemek yerine elle söndürerek, 6 aydır göremediğim ailemle uzaktan telefonla görüşerek... öyle tuhaf günlerdeyiz. Sarılma, dokunma yetilerimizi iyice kaybediyoruz gibi. Kaldırımda insan görünce karşıya geçmeler falan. Meğer ne kıymetliymiş bunlar...  Bu günler biyolojik olarak geçecek illa ki, insanoğlu bunu da atlatacak. Ancak psikolojik olarak etkisi bence uzun süre geçmeyecek... Yeni davranış şekilleri olan nesiller gelecek... Yine de pasta üflemek ve hediye almak güzeldi. Neyse ki onlardan mahrum kalmadım.

Bazı Soyut Denemeler

Bu aralar bazı soyut denemeler yapmaktayım :)

Hindistan Cevizi Yağı

Artık göz makyajımı hindistan cevizi yağı ile temizliyorum. Hem organik oluyor vücudum kimyasal almamış oluyor, hem ekonomik hem de inanılmaz güzel temizliyor. Tabii bunun için gıdalarda da tüketilmeye yönelik soğuk sıkım yağ kullanmak gerekiyor.  Bunun için de WeFood markasını denedim ve çok memnun kaldım. İnsan o siteye girince de tek ürünle çıkamıyor :)))

Lavinia

Bu kez çok farklı bir Ursula K. Le Guin kitabı ile karşı karşıyayız. Lavinia kurgu olarak çok başarılı ancak bilindik Ursula kitaplarından biraz farklı. bilim kurgu ya da fantastik ögeler yok denecek kadar az. Daha ziyade tarihi bir efsane, bir destan gibi.  Ursula'nın en sevdiği şair olan Vergilius'a "Aeneas" destanı üzerinden bir nevi sitemli bir saygı duruşu.  Vergilius'un, Aeneas Destanı'nda Lavinia' ya çok az yer verdiğini düşünen Ursula bu kez bu destanı Lavinia açısından anlatıyor. Aslında çok zekice bir şey. Sevdiğin bir sanatçının bir eserini alıp onu farklı bir açıdan dile getirmek. Biraz da riskli tabii. Ama öyle güzel dile getirmis ve her zamanki gibi öyle ustaca kurgulamış ki kitap su gibi akıyor. Vergilius da konuk oluyor hatta kitaba.  O dönemin yaşantısı, dilleri, coğrafyası fazlaca araştırma gerektiren konular. Her ne kadar kurgu olsa da oldukça gerçeğe yakın. Farklı bir deneyimdi bu kitabı okumak. Hemen listeye Aeneas D

Puzzle Günlerine Dönüş...

Eeeee her ne kadar karantina günleri sona erse de zorunlu kalmadıkça dışarı çıkmıyorum. Bu durum haliyle evdeki aktiviteleri değerli kılıyor. Bir sürü film izliyorum. Her hafta sonu bir dizi bitiriyoruz. Çerez gibi gidiyor. Şu aralar "a million little things" e taktık mesela. Okuyorum ve bol bol çiziyorum. Hatta ve hatta uzun süredir elime almadığım puzzleları bile yaptım.:) 

Bana Ellerini Ver...

The Spanish Flu

Tam da bu günlerde okunması gereken bir kitapmış. Geçmişimizdeki hatalardan çok da ders almadığımızı gösterdi bu kitap bana. Ayrıca bir şey daha farkettim; zannedersem gezegen arada sırada bizden kurtulmaya çalışıyor.  O yıllarda da bu günlere çok yakın olaylar yaşanmış. Karantinalar, maskeler, #evdekal mesajları ve sosyal mesafe... Hatta maskesi olmayan insanların tramvaya alınmaması gibi olaylar yaşanmış. Sadece kıyafetlerin ve çevrenin değişik olduğu ama diğer her şeyin aynı olduğu bir  ortam. Tek fark 100 yıl önce yaşanmış olması.  Kitap genel olarak o günleri çok güzel anlatmış. Özellikle görsel arşiv açısından çok çok çok başarılı. O döneme ait karikatürler, afişler, bilgiler, makaleler, haberler görsel olarak fazlaca desteklenmiş. Tek sıkıntısı, bazı bölümler fazla rakamlara boğuyor. O nedenle o yerlerini hızlı geçtim ama iyi ki okumuşum...

Fahrelnissa Zeid

Resim sanatına merakım nedeniyle ressamların biyografilerini okumayı seviyorum. Fahrelnissa Zeid 'i de arkadaşım sayesinde tanıdım. Tablolarından sevdiklerim de oldu sevmediklerim de ama hikayesi, dönemi ve devasa eserleri açısından iyi ki de tanıdım diyorum. Ancak kitap takibi zor bir kitap olmuş. Tekrarlayan diyaloglar var ve resimler dağınıktı. TATE Art Book serisinden olan kitabı açıkçası okumakta zorlandım. 

Mavi

Bazı günler benzer tonlarda giyindiğim doğrudur (fonda Mavi Duvar)... :)))

Frankenstein

Bazı eserler vardı okumak istediğim. Frankenstein, Moby Dick, Don Quijote, Dr. Jekyll ve Bay Hyde, Jules Verne Serileri gibi. Karantinadan önce kütüphaneden Frankenstein'i almıştım. Bilseydim böyle olacağını yukarıdaki eserlerin hepsini alırdım :))). Ama bu kitabı da geç de olsa alıp okuduğum için çok mutluyum.  Öncelikle kitabın ortaya çıkış hikayesi nefis. Çok da imrendim, hayranlık duydum Mary Shelley 'e. 20 yaşında bir kadın, yağmurlu bir günde, arkadaş ortamı ile korku hikayeleri anlatma oyunu oynamaya başlıyor ve Frankenstein doğuyor. Nefis bir kitap. Nasıl naif insan duyguları, cümleler, betimlemeler, hayal gücü anlatamam... Çok iyi kitap çok. Sonrasında netten Frankenstein çizimleri bulup çizdim hatta. Öyle gaza geldim :). Neden klasik bir eser çok daha iyi anladım ve yukarıdaki kitapları okumak için daha da motive oldum. Tam da bu günler içinde geçerli olan, kitapta sevdiğim bir cümle ile bitireyim postu... "Sabit bir hedeften başka bir şey ak

İyi ki...

Mart başında annem "Antalya'ya ne zaman geleceksin ? " diye tutturmuştu. Ben de yurtdışı yolculuklarından yeni döndüğüm için ve yorgun olduğum için "amaaan anne sonra gelirim" demiş ama son anda fikir değiştirip gitmiştim. Covid-19 yeni yeni Türkiye'de ciddiye alınmaya başlanmıştı. Haliyle gittiğim 4-5 gün içinde çok az dışarı çıkmış, çoğu vakti ailemle geçirmiştim. Zaten orada da herkes gergindi ve çoğu yer boştu.  Ben döndükten bir hafta sonra uçuşlar iptal edildi ve otobüs yolculuğu yasakları  başladı... İyi ki de gitmişim. Yoksa uzun süre ailemi göremeyecektim. Hem de bu gergin ortamda... Anne sözü dinlemek gerekiyormuş. Ne kadar büyürsem büyüyeyim bunu tecrübe ediyorum :)).

Kalemlerim...

Karantina günleri, her ne kadar meslek icabı hafta içi hep çalışsak da hafta sonu hiç çıkamıyoruz. Haliyle izleme, okuma, çizme işleri arttı bende :)))) Kalemlerimle ufak denemeler yaptım.

Karantina Günleri

Dünyadaki durum belli... Çin'den dünyaya yayılan ve oldukça bulaşıcı olan SARS-Cov-2 virüsünden dolayı ülkeler kendilerince önlem almaya çalışıyor.  Sanırım gezegen olarak en büyük sınavı veriyoruz şu aralar. Kısmi sokağa çıkma yasakları, uçuş yasakları, maskeler, eldivenler, insanlardan uzak durmak, marketlerde ürün bulamamak... Sanki o izlediğimiz post apokaliptik filmlerin ufak bir fragmanını yaşıyor gibiyiz. Ben bu dönemde dönüşümlü çalışıyorum. Her dışarı çıkışım bir stres,  eve gelişim ayrı bir stres.  Bahar geldi, ağaçlar çiçek açmış. Tam gezilecek zamanlar ama evdeyiz #evdekal' ıyoruz. Bu dönemde kendimi oyalamaya çalışıyorum.. Bol bol film izliyorum, kitap okuyorum, çizim yapıyorum... Çok uzun bir aradan sonra bugün ilk kez tenha iken parkta biraz yürüme fırsatımız oldu ve marteniçkalarımızı ağaçlara astık.  Normal koşullarda bir sürü şey dileyebilirdim ama bugün aklımdan sadece iki kelime geçti... Sağlık ve huzur...

Marteniçka...:)

Makedonya'ya gittiğimde oradan almayı çok istemiştim ama erkendi ve bulamamak beni bir hayli üzmüştü. Neyse zamanı geldi diyerek marteniçkalarımızı ben yaptım. Asıl gelenek Mart başı itibari ile hiç çıkarmadan takmak ve leylek gördüğünde çıkarıp çicek veren bir ağaca asmakmış.  Tabi asarken de dilek dilemek. Ama leylek meylek zor günümüzde. Ben Mart boyunca çıkarmadan takıp, sonra çiçekli bir ağaca dilek tutup asacağım. Hayde bakalım...

Cézanne

Sanata, özellikle de resime ilgim malum. Böyle kitaplar da tam bana göre. Bayıldım Tascien Basic Art Series ' e. Tam arşivlik. Hem sanatçının karakterine hem de eserlerine dair detaylı bilgiler veriyor. Paul   Cézanne' ın hayatını ve eserlerini okudum bu hafta. Empresyonizm döneminin en büyük isimlerinden. Biliyordum ama okudukça daha da hayran kaldım. Eserlerine verdigi özen, ayırdığı zaman, doğa ile ilişkisi... İyi bir ressam olmanın sırrı doğadaymış iyice anladım. Pissarro ' nun da dedigi gibi "En iyi öğretmen doğadır".. . Doğa resmi yapmayacak olsan bile, renkleri ve ışıkları iyi gözlemlemek gerekiyor. Bu kitap bana büyük bir motivasyon kaynağı oldu....

Üsküp

Geçen hafta ani bir iş meselesi yüzünden Üsküp'e gittim. Vize istenmemesi, yaklaşık bir saatlik uçuş mesafesi ve kültür benzeşmesi nedeniyle çok da yurtdışına çıkmış gibi hissetmedim. Ama yine de konuşulan dilin, mimari yapısının ve hatta alfabelerinin farklı olması nedeniyle evet yurtdışına çıktım :))) Makedonya, bize kültür olarak çok yakın. O nedenle Üsküp'te yaşam tarzı, insan ilişkileri ve yemekleri konusunda hiç yabancılık çekmedim. Zaten çok küçük bir ülke ve çok küçük bir şehir. Ankara'nın Çankaya ilçesi kadar sanırım Üsküp. Büyük Makedonya Meydanı'nı gezince bir çok meşhur objesini görebiliyorsunuz. Bizim turumuz bir saat anca sürdü ;) Hotel Super 8 isimli bir otelde kaldık. Booking.com'da yüksek puan aldığı için tercih etmiştik ama kesinlikle tavsiye etmem. Tek iyi tarafı yerinin çok iyi olmasıydı. Hemen 100 metre ileride Türk Çarşısı (Old Bazaar), 200 metre ilerisinde de bahsettiğim büyük meydan var. Vardar Nehri, Taş köprü

Değişen Beynim...

Bu aralar beyin ile ilgili kitaplara taktım. Sinan Canan' ın Değişen Beynim kitabı da tam bu zamanlarda elime geçti. Biraz ders kitabı gibi olsa da bana bilmedigim bir çok şey hakkında bilgi, dolayısı ile fikir verdi. Kitabın sonlarına doğru, kişinin kendi potansiyelini keşfetme anlamında gaza getirici etkisi de var. Özellikle "Akış" meselesini ayrıca okumak istedim...

Bahçemiz...

Ofis değil bahçe sanki. Maşallah hepsine :))