Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Lavantam :)

Bundan birkaç hafta önce bir heves tohumları alıp ektik. Bir nilüfer, iki çeşit bonzaiden henüz ses seda yok ama lavantam gümbür gümbür geliyor :)

Sürpriz :)

Cuma günü haftayı bitirmenin verdiği rahatlama ile servise doğru giderken tatlı bir sürpriz yaşadım. Tam karşıda çifte gökkuşağı oluştu :) Hafif yağmur eşliğinde çok güzel bir manzaraydı... Durur muyum hemen çektim tabii fotoğrafını :) Gökkuşağını çekerken ben... :p Hafta sonumu da evime ayırdım. Detaylı ve yorucu bir temizlik, derleme, toplama, kullanılmayan şeyleri atma evrelerinden sonra tüm pazar yattım diyebilirim. Hala tüm kaslarım ağrıyor :) Bu fotoğraf ciddi bir mantık hatası barındırıyor.  Zira kimse cam silerken bu kadar mutlu ve huzurlu olamaz. Ben olamam yaniiii :)

Vanya Dayı...

Geçtiğimiz haftanın etkinliği idi Vanya Dayı. Üç Kız Kardeş' ten sonraki ikinci Çehov oyunumuzdu ve biraz tereddütlü gittik açıkçası. Malum ilkinden edindiğimiz tecrübe bize göstermişti ki, önce okumak gerek. Zira ağır mevzular ve anlaşılamayabiliyor. Ama korktuğumuz gibi çıkmadı. Zaten içeri girince rahatladık çünkü dekor çok güzeldi. Çok özenle hazırlanmıştı. İçimizi açtı resmen. O arkadaki uzun ağaçlar, öndeki bahçe, hepsi çok güzel tasarlanmıştı. Oyun da dekoruna uygun şekilde ilerledi. Az ve öz bir kadro, usta ve sade bir oyunculuk, etkileyici diyaloglar. Kesinlikle çok daha eğlenceli bir oyundu. Eğlenceli, dramatik ve güzel. Oyun hakkında daha fazla bilgiye ve kadrosuna şuradan ulaşabilirsiniz. Şimdi sizinle bazı gözlemlerimi paylaşacağım. İki çehov oyunu izledim ve ikinsinde de ortak noktalar vardı. Merak ediyorum bunlar Çehov oyunlarına has özellikler mi? Yoksa tesadüf mü? Birincisi, derinlikli dekor uygulaması. Yani her iki oyunda da üç katman

Peri Gazozu...

Bir yerlerde hakkında güzel bir yorum okuyup merak etmiştim bu kitabı. Kendime yeni yıl hediyesi olarak aldım ama okumak bu haftaya nasip oldu... Oyuncu, senarist Ercan Kesal ' in anılarından derlenen, kalemi ve yüreği ile bambaşka hallere dönüşen hikayeler bütünü Peri Gazozu . Babası gazoz yapan Avanoslu Ercan'in, önce siyasal, sonra tıp fakültesi şeklinde ilerleyen öğrencilik hayatı 1980' lerde geçiyor. Yani ülkemin en karışık dönemlerinden birisinde. Buradan bile yazacak çok anısı varken bir de tıp fakültesini bitirip de Anadolu kasabalarında zorunlu görev yaptığı yıllar işin içine girince, anlatacak çok şeyi oluyor tabii. Bazıları babası ekseninde geçen olaylar. Hepsi insanın yüreğine dokunan, kimi gülümseten kimi de yüreği delip geçen hikayeler... Anılarını belirli başlıklar altında toplaması ise garip bir etkileyicilik ve düzenlilik katmış kitaba. Örneğin o bölümün başlığı "Ceket" ise, Ercan Kesal' in çocukluğunda ya da gençliğinde ceke