Özzel Efekt...

Ulus'ta iki binayı ayrı seviyorum. İş Bankası Binası ve Ankara Palas...

Yürürken etrafa dikkatli bakmak gerekiyor... Güzel bir duvar boyaması, fırça darbeli bir gökyüzü ya da nefis bir ağaç dikkatlerden kaçabilir...

Geçen hafta sonu yine yollara düşüp yeni yerler keşfettik. Güvenlik Caddesi'nden aşağı inerken çok şirin bir dükkan keşfettik. Kaşiger... Seramik boyama el yapımı şeyler satıyorlar. Ayrıca  içeride atölye çalışması da vardı. Hem sahibiyle hem de oradaki kişilerle tatlı bir muhabbetimiz oldu. Kendime de boyanmamış bir kedi aldım ve evde boyadım. 

Ankara Kalesi'nde çok fotoğraf çekmişimdir. Ama her gidişimde yeni şeyler görüyor, öğreniyorum. Bu kez de kalenin duvarlarını örmek için kullanılan farklı taşları farkettim. Kale bu sonuçta, elden ele geçiyor, savaşlar görüyor. Eee haliyle yıkılıyor, tamir ediliyor. Bunları yaparken de dönemin işçileri belli ki kullanabileceği her taşı kullanıyor. Sonuçta da böyle fotoğraflar çıkıyor ortaya. Ne yaşanmışlıklar var kimbilir. Haa bi de kalenin içinde çok güzel kapılar ve şirin bir dükkan var... Castle Gift Shop :)

Benimkiler biraz patatese benzedi biliyorum. Hangi kedinin böyle bir dili var onu da bilmiyorum ama fena olmadı. Ki ben tarifte hafif hatalar yaptım. Tarifi burada    ...

Bu sene de ışıklarımızı kapattık güzel gezegenimiz için...

Kalenin içinde, çok güzel ayrıntılarla dolu bir yer burası. Bahçesinde kafesi, içeride lokantası, eski eşyalarda, hatıralarla dolu odalarıyla, eski müzikleriyle, girişteki vitrayıyla, çok güzel bir yer. Yemekleri de gayet lezzetli. Prof. Dr. Halil İnalcık'ın, Türkiye'nin ilk kadın spikeri olan Jülide Gülizar'ın odaları da gezilip görülmeli.

Çizmek, boyamak benim işim. Genelde küçük şeyler yapardım ama bu kez kocaman bir fili boyadım. Bir sürü de yeni boya aldım. Sefam olsun :))

Hani biz Ankara'da çok tarihi eser yok diyoruz ya, öyle değil aslında. Ankara'da tarihi esere kıymet veren yok. Mesela Ankara'da Antik bir "Roma Tiyatrosu" varmış. Biliyor muydunuz?. Hem de kaderine bırakılmış, etrafında serserilerin kol gezdiği, korunmasız, çöp içinde... Bir de Ulus'un merkezinde bir "Roma Yolu" varmış mesela. Ama o kadar kötü görünüyordu ki, fotoğrafını çekemedim...

Uzun zamandır burada TV ile ilgili şeyler paylaşmamıştım. Ama bu dizi başka bir dizi. Bu karakterler bizleriz aslında. Böylesi bir "Pozitif dram" uzun zamandır izlememiştim. Nefis...

Ulus sokaklarında kaybolup fotoğraf çekmeye devam... Bu kez Pazar Sokak'taydık.