Geçen gün Andrei Tarkovsky' nin "Stalker" isimli filmini izledim. İzlemesi zor, kafada soru işaretleri bırakan bir filmdi. Bu adamın filmlerini izlerken farklı hissediyorum. Her karede, her açıda bir anlam arıyorum. Çünkü biliyorum kadraja giren herhangi bir nesne, mesela bir bardak, asla sadece bir bardak degil. Bir şeyler hissediyorum ama anlamlandıramıyorum. Kendimce anlamlar yüklüyorum ama emin de olamıyorum. O nedenle kitabını okumak istedim. Filmlerini kendi anlatsın istedim. Okudukça da sanata saygısına ve çizgisine bağlılığına hayran kaldım. Kendi çocukluğunu anlatan film için evinin birebir aynını inşa ettiren, bizzat kara buğday ekip onun çiçeklenmesi için aylarca bekleyen, oyuncunun gerçekliligini kaybetmemesi için filmin sonunu söylemeyen ya da gererek role girmesini sağlayan bir adam bu. Filmlerinin her karesinden kara kalem çizimi ya da yağlı boya tablo çıkabilecek yoğunlukta özenen bir adam. Sanata bakışı, samimiyeti ve hatta saflığı ile düşün...