Özzel Efekt...

Bugün Cumhuriyet'imizin 100. Yaşını kutluyoruz. Gururla, duygulu ama en çok da minnetle. Atatürk'e, O'nun silah arkadaşlarına, arkasındaki ordunun her bir bireyine, yaşlısı genci demeden, kadını erkeği demeden bize bugünleri armağan eden herkese minnet ve şükranla...  Kendi adıma onların amaçladığı Türkiye'ye yakışır biri olmaya çalışmaya devam edeceğim. Çalışarak, ilimin yolundan sapmayarak, iş ahlakından kopmayarak, saygılı düzgün bir insan olmaya çalışmaya devam edeceğim. Onlara teşekkürüm anca bu şekilde olabilir.  Nice 100 yıllara... 

Ne kadar sevinmiştik Kuğulu Park'taki kuğuların yavrulamasına. Derken onların yavruları oldu ve derken de onların. Şu an 3. Nesil minikler yüzüyor..:)   

Başkent Kültür Yolu etkinliklerinde güzel oyunlar izleme fırsatımız oldu. Birisi Meşhur Damdaki Kemancı müzikali idi. Müzikal, çok güzel, Eglenceli ve büyük bir prodüksiyondu. Oyuncular, şarkılar, muhteşem bir orkestra ve çok akıllıca sahne geçişleri vardı. Çok eğlendim izlerken. Oyun ve kadro hakkında bilgi için tıklayın . Pandemi vs derken tiyatroya gitmeyeli ne kadar uzun süre olmuş ve ne kadar özlemişim farkında değildim. 

Tunalı' nın arka sokaklarında, daha önce sevgili Sevgi Soysal'ın evi olan çok tatlı bir binada, çok tatlı bir kafe keşfettik. İsmi gibi içindeki her şey de Sevgi Soysal anısını yaşatıyor. Kahveleri de çok güzel... 

Serinin 4. Kitabı, Dune serisinin belki de en karışık kurgulu, en felsefik, okuması en zor ama bir o kadar da tatmin edici kitabi oldu.  Dune Tanrı İmparatoru, Paul Muad'Dib'in oğlu II. Leto'nun fantastik bir şekilde tanrılaşması üzerinden inanilmaz bir din ve toplum eleştirisi yapıyor. Bunu yaparken de Bilim-kurgu tarafından hiç mi hiç ödün vermiyor. 5. ve 6. Kitapları okumak için  sabırsızlanıyorum. 

Glutensiz pizza seçeneklerinin artması bizi nasıl mutlu ediyor anlatamam. Kennedy Caddesi' deki Pizzacı Altan da favori duraklarımızdan oldu. Nefis Pizzaları, sürpriz tatlıları ve self servis sınırsız çay seçeneği ile küçücük ama çok rahat bir yer...

Daha önceki postlarda belirtmiştim; Ana Tanrıça kültüne merak saldık bu ara ve onun kutsal meteoruna. Bunun için başlangıç olarak Çatalhöyük'ü seçmiş Konya'yı gezmistik. Konya gezisi öncesi de Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne gitmis, konu ile ilgili heykelleri incelemiştik.  Ana Tanrıça kültü tarih boyunca bulunduğu coğrafyaya ve inanışa bağlı olarak isim değiştirmiş. Kimi Kibele demiş, kimi Kubaba, kimi İnanna, kimi de Artemis.  Bu isimlerin biraz da olsa Konya'da bilinir olduğunu düşünüp bir hediyelik eşya dükkanına girdik ve Kibele heykeli sorduk. Adamın bize tepkisi "Kibele derken?? " oldu. Belki kişisel olarak merak etmemiş olabilir dükkan sahibi ama sırf ekonomik amaçla, kâr etmek için bile olsa birazcık bulunduğu topraklar hakkında merak edip araştırsaymış keşke:/...

Yine gezip de yazamadığım zamanlarda nefis bir sergi... Şevket Dağ. Enteriyör, natürmort ve portre çalışmaları nefiz. Gerçekten duvarınızda olsa da zaman zaman geçip karşısında saatlerce izlesem dediginiz eserler...

Tam olarak kedinin icinde bulunduğu durum buydu. Etrafında serin hava, gürültülü sokaklar, hareketli insanlar varken, hafif gözlerini aralamış, mayışmış, ruh hali itibariyle yerinde olmak istedigimdir...