Bu sabah yağmur var Ankara'da...




Sonbaharı seviyorum ama erken kalkma zorunluluğu çok fena. Karanlıkta uyanıp, hazırlanırken hava aydınlansın diye sürekli dışarı bakmak. Hele bir de hava o gün yağmurlu ise, gün boyu süren bir karanlık var demektir ki, uyansan da uyanamazsın. Böyle zamanlarda "Bu havada işe gidilir mi ya" cümlesini kuranlar toplansa, hükümeti bile devirir.

Bunun biraz rahatlatıcı olması gerekiyor sanırım. Sabah sabah seninle aynı şeyleri düşünen insanların varlığı. Ama yok arkadaş, ben o sıcacık yataktan kalkıp, yağmur ve karanlıkta yollara düşüyor muyum, düşüyorum. Bu havada işe gidilir mi ya....

Neyse ki sabah huysuzlugu çabuk geçer, geçmeli sonuçta. Bir şeyler atıştırıp, bir fincan kahve içtin mi bir şeyciklerin kalmaz. Hatta bu renksizlik içinde renk bile bulabilirsin. Radyoda daha sakin şeyler dinler, cama vuran damlaları izleyebilirsin. Bir müddet sonra hoşuna bile gider. Benim gider en azından. Ne de olsa kalktık ve yollara düştük bir kere. Ne diye tüm günü zehir edelim ki...



Yorumlar

  1. En son 2007 de Ankara da idim. Çocukluğum orda geçti. Şimdi yolun yarısında olduğumu düşünüyorum. Ankara şimdilerde gözümde tütüyor, kulağımda nazan öncel "bu havada gidilmez" ankaradan başka yere aslında hiç gidilmezmiş :'(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ankarada 25. yılımı devirdim. Ve evet bazen gerçekten üzüyor, sıkıyor bu şehir ama gitme düşüncesi daha korkunç hissettiriyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Sid' in İntikamı...