Satıcının Ölümü...


Bu sezon tiyatro performansımız biraz düşük. Sanırım bunda yeni oyunların azlığının da etkisi var. Ama geçen gün gittiğim oyun muhteşemdi. Satıcının Ölümü...

Basit bir hayat süren bir ailenin dramı, usta oyunculuklarla nefis bir şekilde anlatıldı. Evet evet bu oyunu güzel kılan gerçekten oyuncular oldu. Yoksa ne müzik, ne kostüm, ne sahne, hatta ne de diyaloglar çok farklı değildi. Ama öyle güzel oynadılar ki resmen içine girdim oyunun.

"Willy satıcı idi. Satıcı adamın hayatında dayanacak, temel olacak bir şeyi yoktur. Bir gülümseyişe bakar, bir cilâlı ayakkabıya. Gülümsemesine karşılık gülümsemediler mi işte o vakit dünyanın sonu gelmiştir. Ondan sonra başına iki delik, oldu bitti. Bu adamı kim kabahatli çıkaramaz. Satıcı adam hayal kurmaya mecburdur. Mesleğin icabıdır bu" diyor Devlet Tiyatroları sitesinde. Daha fazla bilgi için buradan alalım sizi. 

Erdal Küçükkömürcü, baba rolünde harikalar yaratıyor. Bir başka nefis performans da hayalperest oğlunu canlandıran Buğra Koçtepe'den geliyor. Döktürüyorlar resmen. Çok fazla rolü olmasa da Şahap Sayılgan'ı görmem de gülümsememe sebep oldu. 

Bu yıl oyun sıkıntısı çeken varsa (ki öyle bir durum var kendimden biliyorum) bu oyunu kesinlikle öneriyorum.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Sid' in İntikamı...