Ana içeriğe atla

Çizmek, Yemek, İzlemek...



Bu hafta sonunu tam olarak böyle geçirdim. Taş boyadım, ayvalı elmalı hem de glutensiz tart yaptım veee bir sürü eski film izledik. 


Yazın başlayan taş boyama sevdama uzun kış gecelerinde devam edecek gibi görünüyorum. Teeee Antalya'lardan taş getirdim bunun için. Ankara'da nerede bulacağım bu kadar doğal taşları. Geçenlerde iş için günü birlik Zonguldak yapmıştım (Onun da postu hala yapılacak...), oradan bile taş getirdim yani. O denli azimliyim :)) Bu hafta sonu bir nazar boncuğu, bir baykuş ile açılışı yaptık. Devamı gelecek...


Gelelim turtama... Portakallı kek yapma düşüncesi ile güne başlayıp Ayvalı Elmalı Tart ile bitirdim günü. Şuradaki tarifi biraz değiştirerek uyguladım. Mesela margarin koymadım. Onun yerine 3/4 su bardağı sıvı yağ kullandım toplamda. Ayrıca malum iç sadece elmalı değil ayvalı olacak şekilde hazırlandı. Glutensiz undan ilk kez yaptım ama oldu yanii, nefis oldu hem de. 


Gelelim izleme faslına. Şu aralar nostalji takılıyoruz. 1950 lerden ve 1960 lardan filmler seçip izliyoruz. Özellikle tarihe geçmiş kült filmleri tercih ettik :) Çok keyifliydi hepsi. Mesela 1968 yapımı bir zombi filmi vardı (ki tarihin en önemli zombi filmlerindenmiş), gerçekten o dönemi düşününce, bu tip olayların yeni yeni kurgulandığını düşündükçe çok eğlenerek izledik. Bir yandan The Walking Dead'i takip eden biri olarak söylüyorum ki o makyajlar falan hiç gözüme batmadı. Nicedir merak ettiğim Alfred Hitchcock imzalı Rear Window' da nefis bir filmdi. Aslında dört filmin dördü de nefisti...








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu