Ana içeriğe atla

Kendime Düşünceler


İnanılmaz bir kitap...o zamanda o hayatta böyle şeyler düşünmek, yazmak gerçekten inanılır gibi değil. Şu cümlelere bakın; 

"Başka birinin ruhundakileri izleyip anlamadığı için bedbaht olana pek sık rastlanmaz; fakat kendi ruhunu yakından takip etmeyenlerin bedbaht olması kaçınılmazdır.”

“Şimdiye kadar, nasıl bir düzenin parçası olduğunu ve düzeni muhafaza eden akışın ne olduğunu temellendiremediysen, bundan böyle bunları idrak etmeye ihtiyacın var; eğer zihnindeki sisleri aydınlatmak için kullanmazsan sana sınır çizen zamanın da belirlenmiş bir sınırı olduğundan o gidecek, sen gideceksin ve bu yaşamın tekrarı mümkün olmayacak.”

"Eğer bir dış etken seni üzerse, duyduğun acı o şeyin kendisinden değil, senin ona verdiğin değerden geliyordur, onu da her an ortadan kaldırma gücün vardır."

"yaşama sanatı, bir dansçınınkinden çok bir güreşçinin sanatına benzer. savunmaya dikkat etmeli. öngörülemeyen saldırılar karşısında bile sağlam durup devrilmemeli."

"Tiyatro ve benzeri yerlerdeki gösterileri daima aynı sahneleri ve aynı türdeki oyunları görmenin oyunu çekilmez kılması, yaşam için de geçerlidir. yukarıdaki ve aşağıdaki her şey aynıdır ve aynı şeylerden meydana gelmektedir. daha ne kadar sürecek bu?"

"Tanrıların herhangi biri sana "yarın veya ondan sonraki gün ölmüş olacaksın." dese, bunun yarın mı yoksa ondan sonraki gün olacağını umursamazsın, en azından son derece korkak biri değilsen. gerçekten çok farkı var mı? öyleyse yarın ölecek olmanın, uzun yıllar sonra ölmekten çok farklı olmadığını kabullen."





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu