Ana içeriğe atla

CSO Ada


Uzun zamandır merak ettiğim mimari bir yapıydı CSO Ada. İçindeki etkinlikler tabii ki ilgi alanımız ama yapılan bina da bir o kadar etkiledi beni. Çok beğendim. Bende bol bol fotoğraf çekme hissi uyandırdı . Yüksek tavanlar sayesinde havadar bir yer olmuş. Ne kadar kalabalık olursa olsun rahatsız olmazsınız. Salon iç tasarımı haliyle  klasik, ancak genel bölgeler ison derece modern bir tarza sahip. Çok güzel bir kontrast oluşmus. Bina çevresindeki alçak ama dev havuz da ada konseptini tamamlamış. Burada bir konser izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum.  Tek bir eleştirim var; çevresinin daha yeşil olabileceği bir peyzaj düzenlemesi olabilirdi. Bunun da belki yeni bir yapı olmasıyla ve mevsimle alakası vardır. Baharda göreceğiz. İçindeki ve bahçesindeki metal heykel sergisi de bizim için tam bir sürpriz oldu, gezimizi güzelleştirdi :)

















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sünger Bob ve Patrick... :)

Bir taş boyama daha tamamlandı. Hem zaman güzel geçti hem de minik bir kalp mutlu edildi (yani umarım...). :)))

Telgrafın Tellerine Kuşlar mı Konar ?

Üçüncü etamin işimi de bitirdim. Aslında örnek aldığım fotoğrafta bu kuşlar 4 tane idi ve kalp şeklinde kuyrukları vardı. Ancak hem benim kasnağıma sığmadığı, hem de fazla kalabalık durduğu için ben biraz değiştirdim. Ha bir de göbekleri beyazdı, ben kendi renklerinin açık tonlarını tercih ettim. Bu hali bence daha güzel oldu. Son bir adım kaldı. O da çerçeveletmek. Noel Babayı da henüz çerçeveletmedim. Çerçeveciyi ihya edeceğim bu gidişle. Puzzle, etamin derken bir sürü şeyi biriktirdim çerçeveletmek üzere.  Şimdiki projem bir doğum günü hediyesi :) Hadi bakalım. Bir işe başlamak, o işin yarısıdır derler...  Güm güm...   Göbekleri de doldurduk mu, tamamdır...  Favorim...

Sid' in İntikamı...

Nasıl ki Star Wars serisinin en dramatik ama en sevdiğim bölümü "Revenge of the Sith" ise, şimdiye kadar yaptığım en zor kanaviçe de bu oldu ( Cümleyi toparlayana bir yastık hediye edeceğim :)) ) . Kısaca anlatmak istiyorum hikayesini.... Her şey arkadaşıma doğum günü hediyesi projemle başladı. Ona bir şeyler işlemek istiyordum ama sevdiği bir şey olsun diye düşündüğümden ağzını aramaya başladım. Bir muhabbetin ortasında,  Ice Age' deki Sid' i çok sevdiğini öğrendim. Tamamdır dedim, Sid' i işleyeceğim. Oturdum bilgisayar başına Sid şablonu arıyorum. Kesin vardır diye de anlamsız bir özgüvenim var. Ama yok, yani istediğim gibi yok. Ya küçük ya da aradığım gibi değil.  Tabii ben ümitsizliğe kapıldım ve başka bir şey yapayım bari girişimlerine başladım ama aklım kaldı Sid'de. İçimdeki "yapabilseydim çok güzel olacaktı" sesleri baskın çıktı ve şablonunu kendim çıkarmaya karar verdim   Önce bir Sid fotoğrafı buldum. Sonra onu