Goodbye, Things

İngilizce pratik olsun diye başladığım bir güzel kitap daha. Fumio Sasaki, darmadağın, başarısız bir yaşama sahipken, minimalist oluyor ve bu durumun hayatı üzerindeki inanılmaz etkilerini anlatıyor. Minimalist yaşam her ne kadar güzel olsa da bu denli minimalist olacağımı sanmıyorum. Özellikle duvarlarımda çok şey isterim ben. Renksiz, eşyasız, detaysız evler bana biraz ruhsuz gibi geliyor. Benim kalabalıklığımın insanların benim hakkında ne düşündüğü (kitap buna çok vurgu yapıyor, satın aldığınız ya da sahiplendiğiniz her şey toplumdaki yeriniz için diyor...Belki haklılar) ya da tüketim merakı ile alakası yok. Duvarımda, bakınca hoşuma giden şeyleri görmek mutlu ediyor beni. Bu amcalar ise neredeyse bir sırt çantasına sığacak eşya ile yaşıyorlar.

Avantajları yok değil. Bir kere gezegen dostu bir akım. Ayrıca uzaylılar istila ederse bizden daha avantajlılar, göçebe gibi yaşıyorlar... Ama ne bileyim biraz şu bilim-kurgu filmlerindeki distopik toplumlar gibi geliyor bana. Renksiz, tatsız, tuzsuz... (Bkz. Equilibrium /2002)
Tabii çok faydalı şeyler de öğrendim. Örneğin minimalizm sadece maddede olan bir şey değil. Her gün sosyal medyada gerekli gereksiz her haberi beynime yazmıyorum artık. Ve evet kitabı okuduğum süre boyunca evden bir sürü şey attığım doğrudur :))
Yorumlar
Yorum Gönder